GELİNLİK

915 59 3
                                    

Benden üç kişi daha sıyacak kabine girdiğimde hala şaşkınlığımı üzerimden atamamıştım. Elimdeki beyaz gelinliği askıya astım ve derin bir nefes aldım. Arkamdaki aynada kendimi süzerken bunu yaptığıma inanamıyordum. David ile Miami sokaklarında gezerken birden alışverişe çıkmak istedi. David ve alışveriş? Anlamıştım bir şeyler olduğunu ama bana gelinlik ve kendisine de damatlık seçeceğimiz aklıma gelmezdi doğrusu.

Gelinliği zorlukla giydikten sonra sıra en zor kısmına gelmişti. Fermuarı kapamak! Sağ tarafımda duran fermuarı yarıya kadar kolaylıkla çekmiştim. Sonra ne olduysa oldu. Birden fermuar takıldı ve ilerlememeye başladı. Kaşlarımı çattıp fermuara daha çok asıldım.

Ben fermuar ile debeleşirken kapı tıklatıldı. ''Hanım efendi! Oldu mu acaba?'' 

Sinirle nefesimi dışarıya vererek sesimi sakin tutmaya çalıştım. ''Bir dakika.'' Fermuara ne yaparsam yapayım olmuyordu. Birden büyük olan kabin bana küçücük geldi. Bir o yana bir bu yana gidiyordum. Lakin fermuar bir türlü kapanmıyordu.

Sinirden ağlayacak aşamaya geldim. Gözlerim dolmuştu bile. Dişlerimi sıkarken kapı tekrar çalındı. ''Maria, iyi misin?''

David'in sert sesini duyunca göz yaşlarımdan biri yanağımdan süzüldü. ''Maria!'' Kapı bu sefer yumruklanırken daha önce benimle ilgilenen kadının güvenliği çağırdığını duydum. 

Burnumu çekerek yavaşça kapıya gittim. Kapıyı açmamla Davdi'i üzerimde hissettim. ''Ne oldu Maria? Neden ağlıyorsun? Neden kapıyı açmadın?''

Yavaşça ondan ayrılırken gözyaşlarımı sildim. ''Fermuarım... Kapanmadı. Kilo mu aldım ben David? Tabi, hamile insan kilo alır. Şimdi sen beni beğenmesin de...'' 

David'in kaşları çatıldı. ''Saçmalıyorsun Maria. Sen hala güzelsin ve ben ne olursa olsun seni sevmeye devam edeceğim. Şimdi ağlamayı kes ve bir beden büyüğünü dene.''

Buruk bir şekilde gülümserken görevli kadına ''Bir beden büyüğünü istiyoruz.'' diye seslendi David.

Kadın şaşkın gözlerini bende gezderirken rahatsızca kıpırdandım. O kadar mı şişmanladım yani? Sonunda kadın gittiğin gözlerimi birkaç saniyeliğine kapadım. Açtığımda David'e gülümsedim. ''Hadi, sen de damatlığını giy.''

David yanağımdan öpünce şaşkınca arkasından bakakaldım. Az önce David yanağımdan öpmüştü... 

''Affedersiniz bayan. Buyrun bir de bunu deneyin.'' Görevlinin sesiyle ürperdim ve ona döndüm. 

Kadının elindeki gelinliği alınca ona dil çıkarmamak için kendimi zor tuttum ve kabine girdim.

Tam olan gelinliğimi aynadan üçüncü defa süzerken yüzümde aptal bir gülümseme vardı. Yavaşça kabinden çıkınca David'i bana arkası dönük bir şekilde telefonla konuşurken gördüm. 

Birkaç saniye telefonla konuşmaya devam ederken arkasına döndü ve göz göze geldik. Konuşmayı kesti ve beni ilgiyle süzmete başladı. Utançla başımı eğip gözlerimi ondan kaçırdım.

Derin bir nefesle cesaret alıp başımı kaldırdığım gibi David'in gözlerinin arzuyla parldığını görünce kalbim tekledi. Evet, bende yapabilirim. Yani o beni utanmadan süzerken ben de onu süzebilirim değil mi?

Siyah damatlığıyla onu süzerken papyon yerine siyah bir kravat seçmişti. Açıkçası ben papyonu sevmiyorum. Bana hediye paketkerini andırıyor.

Bir anda Davi irkilip telefondakine bir şeyler söyleyip kapattı. Bana doğru birkaç kararsız adım attıktan sonra kendinden emin adımlar atmaya başladı.

Tam karşımda durup gözlerini benimkileri dikince hipnotize olmuş gibi bakışlarımı ondan kaçırmadım.  ''Sen... Çok güzel olmuşsun.''

David'in yutkunuşunu duyunca gözlerim şaşkınlıkla büyüdü. Tanrım! Benden bu kadar çok mu etkileniyordu? Burası çok mu sıcak oldu ne?

Gözlerimi kaçırmak istesem de yapamadım. ''Sen de çok yakışıklısın. Şey.. Arayan kimdi?''

Konuyu değiştirmezsem şuan bayılabilirdim. David derin bir nefes alarak ''Mark'tı. Kırmızı Ay üç gün sonraymış. O güne kadar gelmemizi istiyor.''

Kaşlarım merkala çatıldı. ''Neden Kırmızı Ay gününde gelmemizi istiyor ki? Hem o günün ne özelliği var?''

David bakışlarını kaçırdı. ''O gün vampirler için yeniden doğuş günüdür. Diğer adıyla Kanlı Ay Tutulması. Mars Dünya'ya en yakın olduğu zaman o gün olacak ve aynı anda tutulma gerçekleşerek  Ay kırmızı rengini alacak. Bu olay her yılda iki kez tekrarlanır. Vampirleri ilgilendiren kısım ise bu günlerde vampirler ilk dönüşüm günü gibi acı çekip kontrolsüz olurlar.'' 

Dudaklarım büzüldü. ''Kurtların dolunay gecelerinki gibi mi?''

David'in bakışları bana kaydı. ''Kurt adam diye bir şey yok Maria. İlk baş bunu öğren. Onlar sadece efsane.''

Kaşlarım daha çok çatılırken ''Sözde vampirlerde öyleydi.'' David söylediğimi duymamazlıktan gelerek arkasına döndü. ''Genliğini çıkarda parasını ödeyip bir an önce eve gidelim. Dinlenmek istiyorum. Anlaşılan yarın geri döneceğiz.''

Yüzüm düşerken kabine doğru döndüm. Gelinliği hızla çıkarıp kabinden çıktım. Mağzanın girişinde David'i görünce ona doğru yürüdüm. Yanına geldiğim gibi hareket etmeye başladı.

Onun adımlarını uymaya çalışırken mağzaları göz gezdiriyordum. Birden bir şey görünce duraksadım ve ağzım açık oraya bakmaya başladım. David durduğmu fark edip yanımadoğru geldi.

Benm baktığım yöne bakınca gülümsedi. ''Bebeğim ve müstakbel karım acıkmış sanırım.''

Bakışlarım David'e kayınca bütün dişlerimi gösterecek bir şekilde gülümsedim. David başını iki yana sallayıp gülümserken bir yandan da restauranta doğru yürüyordu. Bende arkasından koşarak ona yetiştim.

Kapıdan girdiğimiz gibi bir garson dibimizde bitti. ''Buyrun efendim.''

David yüzündeki ifadesizliği bozmadan ''En iyi iki kişilik masalarınızdan birini isitiyorum.''

Gözlerimi devirdim. Benim ve kardeşleri yanında sadece güler yüzlüydü. Çevreye gelince birden yüzü düşüyor ciddiliğini koruyordu. Bazen bu hali beni gerçekten ürkütüyordu.

Masaya oturduğumuz gibi üzerimde yorgunluğu hissettim. Koltuklar çok rahattı ve benim uykumu getirmiştiler. Önümüze koyulan menülerden birini alıp incelemeye başladım. Tanrım! Çok çeşit vardı ve ben hiçbirini seçemiyordum. İnsan çok çeşit olunca kararsız kalıyor.

Sonunda bir tanesini seçip arsona söyledim. David'in sessiz kaldığını duyunca ona döndüm. ''Sen yemeyecek misin David?''

David dışarıdan gözlerini çekip bana döndü. ''Hayır.''

Kısa cevabıyla pek tatmin olmasam da bir şey söyleyemeden siparişim gelince önümdeki tabağı açlıkla süzdüm.

Tabakla bakışmamız bitince aç bir ayı gibi tabağa gömüldüm. Etlerimi yerken kendimi yam yam gibi hissetmiştim. Gerçekten de öyle görünüyordum.  Tamam lüks bir yer olabilirdi burası ama şuan nasıl yediğimi düşünemeyecek kadar açtım.

Birden bir kadın sesi duyunca başımı gömdüğüm tabaktan kaldırdım. ''David?''

Siyah düz saçlı ve dolgun göğüsleriyle güydüğü elbise sayesinde sürtük olduğunu belli eden bir kadın kırmızı rujlu dudaklarıyle gülümsemiş buraya doğru geliyordu.

David'e şaşkın gözlerle bakarken ona döndüğüm gibi şok bedenimi ele geçirdi. O... David... Sürtüğe gülümsüyordu! 

Kim bu kadın?

DİBE BATMIŞWhere stories live. Discover now