ŞAŞKINLIK

1.6K 88 2
                                    

Üstümdeki tişörtü düzelttikten sonra büyük binanın içine adımımı attığım gibi ikinci bir şok dalgasıyla karşılaştım. Dün sabah ciddi bir yer olarak düşündüğüm şirket birden eğlenci yeri olmuştu. Neler olduğunu anlamasamda asansöre doğru yol aldım. Etraftan bana bakıp fısıldaşmalar olduğunu hissetsem de her zamanki gibi önemsemeyip işime devam ettim.

Asansörde beklerken şortumun cebinde olan eski telefonumu çıkardım. Saat dokuza beş vardı. Erken gelmiştim. Bunun rahatlığıyla gülümsedim. Tam telefonumu cebime atarken titrediğini hissettim. Kahretsin şarjı bitti. Lanet telefon. Tanrım tam mutluyum derken neden hep bir aksilik çıkarıyorsun ki? 

Asansör durduğunda Mark'ın ofisine doğru yol aldım. Ben resmiyeti sevmezdim. Pek ciddi değildim. Anlaşılan burada ki insanlar da öyleydi. Bunun bana verdiği öz güvenle gülümsedim. Ellerimi şortumun cebine sokup etrafı inceliyordum. Dünki gibi aynıydı. Tek farkı dün ciddi, işlerine önem veren insanlar yerine birden eğlenceli, parti hayvanı insanlar vardı. Bir yandan öpüşüp koklayaşan, bir yandan bir kızın boynundaki kanı içen bir adam. Dur! Kızın boynundaki kanı içen adam mı? Bir adım geriye gidip yan tarafa bakınca yanlış görmediğimi anladım. Aman Tanrım! Ben korkuyla bakarken onlara kız çok rahattı. Hatta zevk alıyor bile denebilirdi. Şaşkınlıktan gözlerim büyümüş ve olduğum yerde kalıp onları izliyordum.

'''Gelmişsin Maria.'' diye bir ses duyduğumda şaşkınlığın etkisiyle önüme döndüm. Mark gülümseyerek bana bakıyordu. Yanıma gelince tek kaşını kaldırmış ne olduğunu sorar gibiydi.

''Ben..Ben.. Yani... Şuradaki adam kızın kanını mı içiyor yoksa ben iyice kafayı mı yedim?'' diye saçma bir açıklama yaptım.

Mark gösterdiğim yere kafasını çevirince buruk bir şekilde gülümsedi. Tekrar bana dönüp '' Yeni işin Maria.'' dedi. Gözlerimin içine bakıyordu. Sanki tepkimi bekliyordu.

Şaşkınlıktan ağzım açık kalmıştı. '' Şaka yapıyorsun değil mi?''

Mark omuz silkerek başını hayır anlamında salladı. '' Nasıl yani? Delirdiniz mi siz? Vampir misiniz yoksa güldürme beni.'' 

Mark '' Gel ofisimde konuşalım Maria.'' diyip arkasına dönerek ilerlemeye başladı. Ben ise tekrar kızın kanını sömüren adama baktım. Kız gibi o da kendinden geçmişti. Uzaktan görsem seks yapıyorlar zannederdim ama hemen sağımda duruyorlardı ve kızın boynundan süzülen kanlar hiçte sekse benzemiyordu.

Sonundda gözlerimi onlardan çekip Mark'ın ofisine girdim. Mark çoktan yerine oturmuş ve beni bekliyordu. Bende karşına oturdum. '' Bir açıklama istiyorum.''

Mark ellerini masanın üzerinde birleştirdi. '' Sana burayı kardeşlerimle yönettiğimi söyledim ve az önceki söylediğin doğru. Biz vampiriz. Bu biraz delice geliyor biliyorum...'' Sözünü hemen kesip '' Delice mi? Siz çıldırmışsınız. Vampir diye bir şey yoktur. Hepsi efsane. Uydurmaca.'' diye atıldım.

Mark derin bir nefes alıp sakince konuşmasına devam etti. '' Efsanelerin nereden çıktığını biliyor musun Maria? Hepsinin gerçek bir tarafı vardır ama zamanla biraz abartılmışlardır.''

Sıkıntıyla nefes alırken gözlerimi ondan kaçırıyordum. Bu çok saçmaydı. Tamam kabul ediyorum. Ben de eskiden vampirlere inanırdım ama on altı falan yaşındaydım. Çocukluktu. Ergenlik sayesinde heyecan arıyordum ama şimdi yirmi üç yaşındayım ve heyecan mı? Ah! Kimi kandırıyorum ? Heyecan beni anlatan kelimeydi ama bu... Ben kanımın sömürülmesini istemiyordum. 

Uzun bir sessizlik olduktan sonra gözlerim Mark'a döndü. İlgiyle beni izliyordu. '' Peki buradaki herkes mi vampir ? Yoksa üçünüz mü?'' 

''Çoğumuz vampir ama üçümüz burayı yönetiriz. Hem gücümüz sayesinde hem de yaşımız sayesinde bize saygı duyarlar. '' dedi Mark.

DİBE BATMIŞTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang