TATİL?

1K 56 5
                                    

Büyük bir gürültüyle aniden açıldı gözlerim. Ah! Hadi ama, yine ne olmuştu?

Yüzümü buruşturarak doğruldum. Homurdanarak eşyalarımı toplayan Rose'u izledim. Durun bir dakika eşyalarımı mı topluyordu?

Şaşkınlıkla Rose'a bakıyordum ama o beni görmemişti ki hala eşyalarımı bavula yerleştiriyordu. Elindeki kazaklarla bana döndü. Yüzünde küçük bir tebessüm oluştu. ''Demek uyandın... Hadi üstünü giyin.''

Şaşkınlıkla gözlerimi kırpıştırdım. ''Nereye gidiyoruz?''

Rose elindeki kazakları bavula yerleştirdi. Kırmızı bavul kapattı ve fermuarını çekti. Yüzünden hiç eksik olmadığı gülümsemesiyle bana döndü. ''Lara Dağ'ına gidiyorsunuz.''

Tek kaşımı kaldırıp ''Sen gelmiyor musun? Hem orası da neresi?'' diye sorularımı sordum.

Rose bavulu hiç zorlanmadan tek eliyle aldı ve kapının önüne bırakıp bana döndü. ''Orası vampirlerin tatil yeridir. Kayak yaparlar, bara gidip eğlenirler... Daha bir çok şey. Özellikle vampirlerin balayı yeri olarak da bilinir. Çok lükstür ve evet ben gelmiyorum. Burada işlerim var.''

Yataktan kalktım. Rose'un bana çıkardığı kıyafetleri yatağın üzerinden aldım. ''Peki neden gidiyoruz ki? Hem sen gelmeyeceksen kimler gelecek?''

''David, Mark, Marcus... Hmm.. Bir de Marcus bir kadını daha getirecekmiş. Adı neydi? Ah! Alexandra...'' dedi Rose.

Gözlerim şaşkınlıkla büyüdü. O da mı gelecekti? Sevinçle ellerimi çırptım. Çocuklar benzediğimi biliyorum ama burada üç erkekle sıkılmıştım. Orada sıkılmayacağıma emindim. Yani neredeyse... 

Rose kapıdan çıktığı gibi ben de giyindim. 

Merdivenlerden inerken herksein beni beklediğini gördüm. Hızla kapının önündeki Alex'in yanına gittim. Yanına geldiğimi görünce gülümsedi. ''Günaydın Maria.''

Ben de ona aynı şekilde gülümsedim. ''Günaydın Alex. Nasıl ikna etti Marcus seni bilmiyorum ama geldiğine çok sevindim.''

Alex gözlerini devirdi. Sıkıntıyla nefesini dışarıya bıraktı. ''Hiç sorma Maria. Beni bir lunaparka götürdü. Her şeye bindik. Kabul ediyorum. Çok eğlendim. Sonra beni evime bırakırken sizinle birlikte gelmem için yalvardı bana. Senin de geleceğini söyleyince kabul ettim. ''

Onu lunaparka mı götürmüştü yani? Ah! Ben lunaparklara bayılırım. Sekiz yaşındayken gitmiştim en son. Ailemle birlikte... Gerçekten de çok eğlenmiştim.

Kafamdan bu konuyu atmak için başımı iki yana salladım. ''Burada lunapark mı var?''

Alex ile kapıdan çıkarken David'in şoför koltuğunda oturmuş olduğunu gördüm. Onun yanında da Mark bulunuyordu. Arkada Marcus bulunuyordu.

David'in yüzündeki gülümsemeyi zar zor gördüm. Tanrım! Bu adam benimdi. Sadece benim...

Fazla mı sahipleyici oldum? Her neyse... ''Evet var. Küçük bir lunapark ama güzel.''

Bana buruk bir gülümseme yolladı. Ona gülümseyip arabaya bindim. Cam kenarına otururken camdan dışarıyı izliyordum.  Ortada Alex onun yanında da Marcus oturmuştu.

İkisinden de ses çıkmıyordu. Yan gözle onlara bakınca Alex'in Marcus'dan bakışlarını kaçırdığını görünce kıkıedadım. Tanrım! O da Marcus'dan hoşlanıyordu.

Kendi kendime gülümserken ''Bu tatil kimin fikriydi?'' diye sordum.

David dikiz aynasından bana baktı. ''Benim.''

DİBE BATMIŞМесто, где живут истории. Откройте их для себя