"Basketbol"

2.4K 205 148
                                    

Rüya komutan yine başında... Nasılsınız gençler?

Bu sefer daha az sayko bir bölüm yazmaya çalıştım ama ne kadar mümkün oldu bilmiyorum avnsjw

Raj'ın gidişinin ardından rahat bir nefes alabilmiştim demeyi çok isterdim ama Magnus buna fırsat vermiyor ki?

Şu an odasında tişörtsüz bir halde şınav çekiyorum.

"Unutma, 500'ü tamamlayamazsan kovulursun."

Bir de eline patlamış mısır almış beni izliyor...

"173.. 174..."

Sayarken bir yandan da onun tepkilerine bakıyordum. Şınav çekerken gerilen omuz kaslarımı izliyordu.

"Çok iyi gidiyorsun Alec ama olayı biraz daha zorlaştırsak mı?"

Ayaklanıp yanıma yaklaştı ve hiç beklemediğim bir şey yaptı. Aniden sırtıma çıkıp oturdu ve ben neredeyse yere kapaklanacaktım.

"Bu şekilde 10 şınav çek, özgürsün."

Izzy ile daha önce bu tarz antrenmanlar yapmıştık ama Magnus Izzy'nin iki katıydı.

Yine de şınav çekmeye devam ettim.

"1... 2..."

Resmen tüm kol kaslarım titremeye başlamıştı.

"3...4...5..."

"Çok iyisin Alec." Deyip ellerini omuzlarımda dolaştırmaya başladı.

"6...7..8.." kollarım zangır zangır titriyor olsa da aldırış etmeden devam ettim. "9... ve 10..."

Anında kendimi bıraktım ve göğüs üstü yere serildim. Resmen bedenim zangır zangır titriyordu şu an.

Ve Magnus hala sırtımda oturuyor.

"Çok mu zorladım seni..." deyip üstüme eğildi ve omzuma bir öpücük bıraktı. "Bunlar iyi günlerin Alexander, o barda beni ekmenin karşılığını çok kötü çıkaracağım senden."

"Ama.. efendim be... ben.."

Üstümden kalkarken rahat bir nefes almıştım. Bir süre daha yerde öylece yattım.

Aslında iyi durumdaydım ama onun bunu bilmesine gerek yoktu.

"Artık kalkacak mısın?"

"Kollarım ve bacaklarım çok ağrıyor, gücüm yerine gelirse kalkacağım."

"Sana hemen kalkmanı emrediyorum!"

Gürleyen sesiyle doğrulmaya çalıştım ama sonra sanki yapamıyormuş gibi yine yere kapaklandım.

"Hiçbir şeyi beceremiyorsun, senle çok işimiz var."

Bir süre öylece karşımda dikilip ayaklanmamı bekledi. Sonrasında abartmamak için zoraki bir şekilde ayaklanıp kendimi yandaki koltuğa bıraktım.

"Sana oturabilirsin dediğimi hatırlamıyorum."

"Ama... efendim... lütfen ben..."

Aniden yerinden hareketlendi ve bana yaklaştı.

"Diğer görevini açıklıyorum, daha doğrusu cezanı. Bir saat boyunca tek ayak üstünde duracaksın. Duramazsan gününe pantolonsuz devam etmek zorunda kalırsın."

Gözlerim kocaman açılırken o hiç istifini bozmadan masasına ilerledi.

"Akşama kadar seni bekleyemem, başla hadi."

Stuck in the Darkحيث تعيش القصص. اكتشف الآن