"Sana kimse zarar veremez tamam mı?"

3K 192 169
                                    

SIRADA PONÇİK YAZARINIZ SEVDA VAR. HADİ İYİ OKUMALAR BENCE SONU ÇOK TATLI OLDU🖤


Magnus:

Elimdeki notu kaç kez okuduğumu unutmuştum ama ısrarla yine okudum.

Biraz nefes almaya ihtiyacım var.

Nefesini kestiğimi zaten biliyordum ama bu kadar kolay itiraf etmesini beklemiyordum doğrusu.
Yani mükemmel bir seksin ertesi sabahı  çekip gitmek de ne bileyim.. Çok benlik bir hareket.

Herhalde bu hareketi bana yapan ilk ve tek insan da Alec oluyor. Altına yatmaya razı olduğum tek insan da oydu nalet olsun ki.

Tüm bunlar için sıkı bir ceza alacak.

Üstümdeki gömleğin üstten birkaç düğmesini açıp kırmızı, siyah detaylı ceketimi üstüme geçirip notu çekmecemdeki kutunun içine koydum ve kapağını kapatarak dağınık yatağa ufak bir bakış atıp iç geçirdim.

Belki 3 belki 5. tur olabilirdi ama benim korkak asistanım kaçmayı tercih etmişti.

Dün seni altında inletirken hiç de korkak gözükmüyordu.

Büyük ihtimalle ateş saçan silahlardan korkuyor sadece.

Sen de ateş saçan bir silahsın.

Ah evet bak bu çok doğru.

Genelde iç sesler iltifat etmez kıymetimi bil.

İltifat edilmeyecek biri miyim ben? Benim iç sesim olduğun için kendinle gurur duymalısın seni budala ses.

İç sesimin bir daha konuşmasına izin vermeyerek odamdan çıktım.

Beni uzun ve muhtemelen Alec'siz bir gün bekliyordu.
Ne kadar da sıkıcı..

...

Üçüncü gün de diğer iki gün kadar sessiz ve sıkıcıydı. Resmen bütün çalışanlarımın ağzına sıçıp hayattan bezdirdim ama bu bile eğlenceli gelmiyor.

Ofiste çok canım sıkılmıştı. Şu 2 ayda Alec'in varlığına aşırı alıştığımdan tüm şirket onsuz çok boş geliyordu gözüme tabii. En büyük ve en güzel oyuncağını kaybetmiş çocuklar gibi hissediyordum kendimi. Tabii bu hissi çok iyi bilmiyorum çünkü babam oyuncaklarla oynamama izin vermezdi.

Ben de çocukken canım sıkıldığında evden kaçıp kaçıp Clary'nin yanına giderdim. Tıpkı şuan yaptığım gibi.

Clary'nin yanına oturup pondif giydiğim ayaklarımı sallayarak ona baktım. Birlikte pijama partisi yapmaya karar vermiştik.

"Anlat bakalım." dedi Clary ve kolumdan çekiştirerek kafamı kucağına yaslamamı sağladı.

"Neyi anlatayım?" dedim, yeşil gözlerine bakarak.

"Neyi anlatmak için geldiysen onu anlat."

"Seni özlemiş olamaz mıyım?"

"Bence özlediğin kişinin kızıl saçları yok Magnus... Ama eminim ki gözleri yeşilin tonlarındadır. Belki ela?"

"Bana bak bisküvi laflarına dikkat et. Ne demek özlüyorsun? Ben neden özleyeyim Alec'i?"

"Alec'i özlüyorsun dememiştim ki. Bunu sen şimdi söyledin."

"Yeşilin tonlarında dedin, ela dedin. Bunlar gayet de Alec demek oluyor."

"Öyle diyorsan öyledir ama dünyada milyonlarca yeşil ve ela gözlü insan var." diyerek sırıttı Clary

Stuck in the DarkWaar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu