"Seni bırakmam."

1.5K 100 132
                                    

Uzun zamandır yoktum birileri demiş öldüüü

Harbiden ölmüşüm aq neyse geri dirildim de geldim sizin için 🖤


3. kişinin anlatımından..

Alec o gece hiç uyuyamamıştı. Eve gidesi yoktu. Magnus ile onlarca anı yaşadığı yatağa giresi de yoktu. Sanki tüm neşesi kalbinden zorla sökülüp alınmış gibiydi ve hayatında ilk defa kendisini bu kadar çaresiz hissediyordu.

Tüm gece düşünmüştü. Bu işi tek başına halledemezdi. Herkes Magnus ve ona karşıyken o eli kolu bağlı halde oturmayacak ve kendisine yardım edecek birini bulacaktı. Bu ne kadar yanlış bir karar gibi gözükse de doğruydu. Bunu biliyordu. Bu yüzden de odasından çıkıp Izzy'nin odasına doğru yürümeye başladı. Sorgu çoktan bitmişti ama Asmodeus Bane korkusuna hiçkimse Magnus'u parmaklıklar ardına atamıyordu.

Alec dün gece telefondan ona haber vermiş ve o da adamlarını kullanarak FBI'ın başındaki adama haber yollamıştı. Kızını kaçıran adamla oğlunun sorgusunu yapıp ona şiddet uygulayan adamın aynı kişi olduğunu bildiğini, ve onun canını düşünüyorlarsa ne yapması gerektiğini açıklayan bir haberdi bu.

Bu yüzden Magnus, parmaklıklar ardında değil Izzy'nin odasında tutuluyordu.

Alec odanın kapısını açıp içeri girdiğinde koltukta uyuklayan bir Magnus ile karşılaşmıştı.

Yüzünde sorgudan kalan birkaç ufak morluk ve dudağında masaya çarpmanın etkisiyle oluşan bir patlak..

Alec, canının yandığını hissedip gözlerini kaçırarak Izzy'e baktı.
Izzy, o bir şey demeden ayağa kalktı.
"Ben dışarda bekliyorum."

Izzy'nin sesiyle gözlerini aralayan Magnus, Alec'i görünce derin bir nefes aldı. Burada her ne kadar kendisini güvensiz hissetse de Alec'i görünce içi huzur doluyordu.

Alec sakin adımlarla karşısına dikildiğinde Magnus yavaşça ayağa kalktı. Alec bir şey demeden elindeki anahtarla kelepçeleri çözdü ve Magnus'un bilekleri üzerinde parmağını dolaştırdı.

Feci şekilde acı çekiyordu Alec. Bir yandan Annabelle öteki yandan Magnus ipin ucundaydı ve o ikisine de yardım edemiyordu.

"Bu işi çözeceğim." diyerek ellerini tuttu Magnus'un. Magnus yorgun bir ifadeyle gülümsemeye çalıştı.

"Bana inanmıyorsun. Güvenmiyorsun da. Halbuki ben şimdiye kadar sana hiç yalan söylemedim, senin aksine."

"Biliyorum. Sen ne pahasına olursa olsun gerçekleri söylersin. Ama beni de anlaman lazım. İçinde olduğum durum öyle basit bir şey değil. Ne yapacağımı bilmiyorum elim kolum bağlı."

"Anna'ya zarar vermedim. Bana inanmıyorsun ama yemin ederim ki yapmadım."

Alec, Magnus'u kendine çekerek sıkıca sarıldı. "Sana inanmak için nasıl yanıp tutuştuğumu bilmiyorsun ama eğer sen haklı çıkarsan inandığım doğruların hepsi yerle bir olacak. Ben adalete inanırım Magnus. Masumların korunup kötülerin cezalandırılması benim şu hayattaki en büyük amacım ve bu amaca hizmet etmek için yıllarca köpek gibi çalıştım. Şimdi bu insanların iftiracı ve asıl kötü oldukları ortaya çıkarsa.. Buna dayanamam."

"Kendi doğrularının yanlış çıkmaması için bana sırt çevirmek daha kolay geliyor o zaman sana. Bana güvenmektense suçlamak işine geliyor değil mi?" dedi ve Alec'ten uzaklaştı Magnus.

Alec bıkkınlıkla koltuğa attı kendisini. Başı öyle çok ağrıyordu ki..

"Sana güvenmesem yanında olmazdım. Seni korumak için babanı da aramazdım. Senin için ne kadar çabaladığımı görmüyor musun? Seni o çamurdan çekip çıkarmak için kendi üstüme bulaştırdığım çamurları fark edemiyor musun Magnus? Senin için onca şeyden vazgeçtim ama sen geçemiyorsun. Buna rağmen sana sırt çeviren ben miyim?"

Stuck in the DarkWhere stories live. Discover now