"Tik"

2.4K 195 173
                                    

SEVDA KAPTAN DÜMENE GEÇTİ DALGALI BİR BÖLÜM SİZİ BEKLİYOR DKDMDKDLDDMD

Dayan Alec dayan az kaldı. Yarın hafta sonu...

Tatil.

İş yok.

Magnus'un saçma sapan emirleri yok.

Yarın her şey daha güzel olacak... Güzel şeyler düşün.
Kuşlar, ağaçlar, çiçekler..

İyi de bunlardan bana ne?
Ben evimi özledim. Silahlarımı özledim.  Görevlere çıkmayı özledim. Luke'a gün sonunda rapor vermeyi özledim.

O mükemmel arabamı özledim.

Ah. Lanet olsun.

Düşüncelerimden kendimi zar zor sıyırıp ayağa kalktım. Bugün Magnus geç kalmıştı. Bir işi olduğunu ve geç geleceğini söylemişti gerçi ama..

Ben yine de onu kontrol etmek için odasına doğru girdiğimde masasına yeni yerleşmiş olduğunu gördüm. Daha çantasını bile boşaltmamıştı. Elimdeki not defterini ve kalemi hazırlayıp görevlerimi sormak için ona baktığımda parmaklarını çıtlattı.

Aşırı rahatsız olmuştum. Yüzümü buruşturarak başka yöne baktım ve sesi önemsememeye çalıştım.

Tepkimi fark etmiş olacak ki yeniden çıtlattı parmaklarını.

"Siktir. Tikim var yapma şunu!" ağzımdan istemsiz şekilde çıkan sözlerin ardından kafasını hızlıca kaldırarak bana baktı ve kaşlarını çattı.

"Ne dedin sen?" dedi ve ayağa kalkarak tam karşıma geçti.

Defteri sıkmaktan beyazlaşan parmak uçlarımı gevşetip soğuklaşan elimi enseme götürüp kaşıdım.

"İstemsiz olarak çıktı ağzımdan. Ben şey.. Ben özür dilerim."

Magnus tam gözlerimin içine bakıp tekrar parmaklarını çıtlattığında kafamı başka yöne çevirip "Hay sikeyim." dedim ve sonra da dudağımı dişledim.

"Onu yaparsanız küfür etmeye devam edeceğim lütfen kesin şu-"

Tekrar çıtlattığında ağzımdan yeni bir küfür çıkacaktı ki elimi ağzıma kapattım.

"Efendim ben sonra yine gelirim ben gideyim en iyisi." diyerek arkamı dönüp kapıya doğru ilerledim.

"Nereye gittiğini sanıyorsun? Bugünkü görevini söylemedim daha." dediğinde istemsiz bir şekilde ona döndüm.

"Şimdi masamdaki telefonu alıp şirketteki herkesin telefonunun ortak çağrı numarasını tuşlayacaksın ve onlara bu katın sonundaki konferans salonuna gelmelerini söyleyeceksin." dedi.

Boş gözlerle ona baktım.

"Neden?"

"Ne zamandan beri emirlerimi sorguluyorsun?" dediğinde bir şey demeden masasına ilerledim ve sırtımı Magnus'a dönerek masanın karşı tarfındaki telefona eğilerek uzandım.
Kalçamda bakışlarını hissetsem de umursamadan telefonu elime alıp kulağıma dayadım. Sonra da ortak çağrı tuşuna basarak konferans salonuna gelmelerini söyledim.

"Oldu mu?" diyerek arkamı döndüğümde Magnus'u dibimde görmeyi beklemediğimden bir anlık boşluğuma denk geldi ve irkildim

Sırıtarak bana baktı.

"Hadi biz de gidelim konferans salonuna." dedi ve kötü kötü güldü.

Bir şeyler karıştırıyorum gülüşüydü bu.

Stuck in the DarkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin