"Rahat dur."

2.6K 155 259
                                    

AY BUNLAR BENİ KANSER EDECEKLER ZNLWÖAPSÖS

Magnus:

"Seni şuracıkta gebertmemem için bana geçerli bir neden söyle." diyerek Raphael'i boğazından tuttuğum gibi duvara yapıştırıp kafasına silahımı dayadım.

Korku dolu bakışlarla gözlerime bakıyordu ve korkudan titrediği de çok belliydi.

"B-ben.. Ben.. A-abi özü-"

"Sakın özür dilemeye kalkma! Sakın!"

Onu sertçe yere doğru ittiğimde toparlanmaya çalışıp yerinde doğruluyordu ki tekme atmamla yeniden yere yapıştı.

"Neden kötü kalplisiniz ha?! Neden bu kadar kararmış kalpleriniz? Sen de babam da aynısın biliyor musun? Belki de benim yerime senin hayatının içine sıçmalıydı. Keşke senin için kendimi feda etmeseydim. Keşke senin için babamın onca eziyetlerine katlanmasaydım. Şimdi görüyorum ki hiçbirini hak etmemişsin. Senin için yaptığım onca şeyden sonra Alec'i öldürmeye kalkacağını bile bile ayrıldığımızı babama söyledin ha? Söylesene vicdanın rahat mıydı? Acı çekmemizden zevk aldın mı söylesene?!"

"B-en.. Düşünemedim."

"Sen ne zaman düşündün ki? Senin beynin var mı ki düşüneceksin?! Alec ölebilirdi. Sevdiğim adam ölebilirdi ve bunun tek suçlusu sensin! Senden tiksiniyorum! O kadar bencilsin ki! O küçük aptal sevgilin bu bencilliğin ile sana daha ne kadar katlanacak söyler misin? Seni bırakıp gittiğinde ayrıldığınızı babama büyük bir zevkle söyleyeceğim."

"B-unu yapmayacağını biliyorum. Abi gerçekten üzgünüm. Böyle olsun istemed-"

"İstediğini biliyorum. Bunun olmasını o kadar istedin ki koşa koşa babama yetiştirdin."

"Yanılı-"

"Kes! Bundan sonra benim Raphael diye bir kardeşim falan yok tamam mı? Benden ve Alec'ten uzak duracaksınız. Bundan sonraki tek bir yanlış hareketinde seni mahvederim. Duydun değil mi?"

"Abi lütfen.."

"Bu kelime senin ağzına hiç yakışmıyor ve ben artık bu kelimeyi senden duyunca kusma isteğimi bastıramıyorum." dedim tükürürcesine.

Sonra da bir şey demesine izin vermeden Raphael'in evinden çıkıp arabama atladım kendi evime doğru sürmeye başladım.

Çok geçmeden eve ulaştığımda hala sinirliydim. Evimin önünde Jace'i görmemle sinir katsayım daha da artmıştı.

En az benim kadar uykusuz ve yorgun gözüküyordu.

Tabii bu beni bir nebze neşelendirmişti.

"Ölmeye cidden meraklısın değil mi?"

"En az Alec kadar." dedi ve gülümsedi.
Sonra da derin bir nefes aldı. "Clary'e her şeyi anlattım. En azından mantıklı bir açıklama yaptığım için memnun olduğunu söyleyip beni terk etti."

"Duyduğum en güzel haber." dedim ve genişçe sırıttım. "En az hasarla bu işten kurtulmana sevinmen gerekir. Clary'nin abisine ve babasına gerçekleri anlatmayacağını nereden biliyorsun? Çoktan hiçliğe karışman gerekirdi. Tıpkı geçen sefer olduğu gibi."

"Alec bizi zorla göndermişti. O bir şeyi yapmamızı isteğinde ya da bir şey yapmak istediğinde onu engelleyemiyoruz çünkü istediğinde dünyanın en otoriter ve en inatçı adamına dönüşebiliyor. Tıpkı bugün olduğu gibi. Buraya geldim çünkü yardımına ihtiyacım var."

"Şu an oldukça şaşkınım. Senin gibi bir ajan bozuntusu benden neden yardım ister ki? Yoksa Clary'le seni barıştırmamı mı istiyorsun? Cidden bu kadar aptal mısın sen?"

Stuck in the DarkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin