"Salıncak"

3.2K 184 214
                                    

SEVDA DOLU BİR BÖLÜM GELİYOR:)

...

Sabahın köründe Magnus tarafından aranmış ve şirkete çağırılmıştım.

İyi ama bugün pazar!
İnsan neden pazar günü çalışır ki?
Oysa ben bütün gün uyumayı planlıyordum... Sıcacık yatağımdan gün boyu çıkmayıp yarınki işlerim pardon cezalarım için enerji depolayacaktım.

"Hadi çıkalım hazırsan." dediğinde ona tuhaf bir bakış attım. Dışarı çıkmak için mi çağrıldım yani ben? Lanet olsun..

"Nereye gideceğiz ki? Hem bugün pazar. Hani insanlar tatil yaparlar falan? Mesela uyurlar? Benim bütün gün planını yaptığım gibi..."

"Mızmızlanma da gidelim hadi. Sıkıcı hayatının biraz renklenmesi lazım. İnsanlar pazar günleri eğlenmeli."

"Ama siz pazar değil hergün eğleniyorsunuz. Bari pazar gününü normal geçirseydiniz."

"Mızmızlanmak ve sorgulamak yok asistan. Hadi düş önüme."

İçimden isyan ederek ceketimi aldım ve birlikte otoparka gıden asansöre bindik.

"Peki nereye gidiyoruz?" diye sordum asansörden inerken.

"Sorgulamak yok kelimelerinden hangisini idrak edemedin?" dediğinde gözlerimi devirdim.

Of!

Daha önce görmediğim ve görür görmez gözlerimden kalp fışkıran bir şekilde  arabasına bindiğimde içimdeki tüm kötü düşünceleri bir daha konuşmamak üzere susturup atarak ona baktım. O ise bana bakmadan arabasını çalıştırdı ve dakikalar içerisinde otoparktan çıktık.

Kabul ediyorum zevkleri harika.
Hayatı doruk noktasında yaşıyor. Umursamaz, serseri bir tip. Büyük ihtimalle sinirini bozan herkesin kafasına sıkacak kadar da manyak. Hala ettiğim onca söze rağmen neden kafama silah dayamıyor merak ediyorum. Kendi bile fark etmeden bana iyi davranıyor. Bana iyi davrandıkça da ona alışmaya ve benimsemeye devam ediyorum. Bu benim açımdan çok kötü.  Çok çok fazla kötü..

Benim ondan nefret etmem lazım. Bana kötü davranmasını sağlamam lazım. Bana tolerans göstermeye devam ettikçe onu içeri tıkmam daha da zorlaşacak. Kevin konusunda bile benim onu içeri tıkmak için mükemmel bahaneler bulmam lazımdı ama ben ne yaptım? Kevin'a sıkacakken onu durdurdum. Yetmedi sakinleşmesi için ona dakikalarca sarıldım. Bu.. Bütün bunlar çok yanlış.

Ona çoktan alıştım bile lanet olsun..

"Yüzün düştü yine ne oldu?" diyerek arabayı durdurdu.

Sesini aniden duymamla daldığım derin düşüncelerden sıyrılıp yüzüne baktım.

"Ne?"

"Kafan nerede senin? Benim yanımdayken benden başka şeyleri mi düşünüyorsun yoksa sen?"

"Ne? Hayır." dedim yola bakarak.

Neden durmuştuk ki? Etrafıma baktığımda gördüğüm tek şey yemyeşil ağaçlar ve bomboş bir yol.

"Yani beni düşünüyorsun öyle mi?"

"Hayır. Neden düşüneyim ki?"

Birgün söylediğim yalanlardan dolayı çarpılacağım o olacak.

"İtiraf et yoksa sevişmemizden sonra aklını kurcalayıp duruyor muyum?"

Evet kurcalıyorsun.

"Hayır."

"Emin misin Alexander?"

Hayır değilim.

"Evet."

Stuck in the DarkWhere stories live. Discover now