Bölüm 28 - Yarının Umudu...

4.3K 511 57
                                    


Zaman lazım sadece, unutacaksın!
Nasıl unuttuysan çocukluğunu,
Kırılan oyuncaklarını.
Kırılan kalbini de öyle unutacaksın.

      Cemal Süreya






Ahmed ağa ve Leyla konağı döndüklerinde çoktan akşam olmuştu. Leyla, tüm gün Ahmed ağa ile beraber şirkette bir kaç toplantıya katılmış, ardından restorasyonunu yaptıkları kiliseyi ve yeni başladıkları toplu konut inşaatına gitmişlerdi. Okulun son yılı olmasından dolayı aynı zamanda staj yaptığı iki yerdi buralar. Özellikle kilise restorasyonu için fazlasıyla heyecanlı ve istekli olmuştu. Tarihi olan her şeye fazlası ile ilgisi vardı çünkü.

Leyla, Ahmed ağa'nın ardından yorgunlukla konağı girmişti ki, üst temasta kolları göğsünde bağlamış bekleyen Azad'ı görmüş, tüm yorgunluğu anında uçup gitmişti. Yüzüne yayılan gülümsemeyle öylece olduğu yerde durarak yanlarına gelerek babası ile konuşan Azad'a bakmıştı. Zaten bıraksalar yüzünden gitmeyen gülümseme ile saatlerce oturup izleyebilirdi tek aşkını.

" Aramıza dön! '' diyen ses ile kendine geldiğinde gülerek koluna giren Hivda'ya bakmıştı.

" Ne oldu? "

" Asıl sana ne oldu? Azad'ı gördün kendini kaybettin! Ayıp ayıp kayınbaban burada, az edepli dur. "

" Hiçte bile! Ben gayette kendimdeyim ve edepliyim. "

" Kocan öyle değil galiba. Baksana, arkasını dönüp gitti. "

Leyla, bakışlarını ona hiç bakmadan babası ile beraber giden Azad'a çevirmiş, arkasından anlamayan gözlerle bakmıştı. Hivda'nın salona gitmesi ile üstünü değiştirmek için odasına gitmişti. Vakit kaybetmeden kendini banyoya atarak uzun sıcak bir banyo yapmıştı. Bedenine sardığı Azad'a ait havluyla odaya dönmüştü ki aynı anda odanın kapısı açılmış Azad içeri girmişti.

Bir an açılan kapı ile ürkmüştü. Azad'ı görmesi ile bir süre aşık olduğu mavilere bakmış, içine huzurun dolmasını beklemişti. Ama Azad'ın hiçbir şey söylemeden bakışlarını kaçırarak yatağa yönelmesi ile kaşlarını çatmış, o da dolaba yönelmişti. Dolaptan kıyafet alırken göz ucuyla Azad'a baktığında çantasını karıştırdığını görmüş, yaptığına anlam verememişti.

" Azad ne yapıyorsun? "

Azad, cevap vermeyerek çantayı karıştırmaya devam etmişti. Söylenerek aradığı şey bulduğunda hızla;

" İşte bunu arıyordum. " diyerek Leyla'nın telefonunu alarak sallamış, ardından anlamayan gözlerle bakan Leyla'ya dönmüştü. Şaşkın haline gülmemek için kendini zor tutarak; " Ee telefonun yanındaymış senin. O zaman neden tüm gün sana ulaşamadım? " demişti hâlen çatık kaşlarla.

Leyla, üstünden atamadığı şaşkınlığı ile öylece çatık kaşlarla ona bakan Azad'a bakmış, söylediği şeye anlamaya çalışmıştı. Ardından tüm yüzüne yayılan gülümsemeyle Azad ile aralarındaki mesafeyi kapatarak yüzünü ellerinin arasına almış;

" Sen geldiğimden beridir bana trip mi atıyorsun? " demiş, Azad'ın dudaklarına küçük bir öpücük bırakarak geri çekilmiş, kollarını Azad'ın boynuna sarmıştı.

" Sorumun cevabı bu değil! Evet seni dinliyorum. "

" Babamla birlikte toplantıya girerken sessize almıştım sonra unutmuşum. Tüm gün babamın ardından ordan oraya koştururken aklımdan tamamen çıkmış. Bende neden tüm gün aramadın diye sana biraz da kızmış olabilirim! "

" Kızmak yerine sen arasaydın. "

" Zaman bulmadım dedim ya. Babam emekli olma konusunda kesin kararlı galiba. Her şeyi bir an önce öğreneyim diye elinde cetfel ile bekleyen öğretmen gibiydi, dosyalardan başımı kaldırmaya korkuyordum valla. " demişti. Ardından kollarını sarılmasına karşılık vermeyen Azad'ın boynundan sinirle çözerek tekrardan dolaba yönelmişti.

Aşk Sürgünü...( Sürgün Serisi 1 )✔Where stories live. Discover now