Bölüm 30 - Buruk Mutluluk...

4.3K 488 70
                                    

Zaman lazım sadece, unutacaksın!
Nasıl unuttuysan çocukluğunu,
Kırılan oyuncaklarını.
Kırılan kalbini de öyle unutacaksın.

Cemal Süreya




Leyla, hastahaneden çıktıktan sonra vakit kaybetmeden onu içindeki acıdan kurtarabileceği kişiye gitmişti. Azad'a...

İçinde öyle bir acı baş göstermişti ki, aldığı mutlu haber onun için anlamına kaybetmişti âdeta. Her an kaybetme korkusu yaşayacağı bir hamilelik ve kaybedilmiş bir bebeğin acısı yeni kabuk bağlayan yaranın tekrardan kanamasına neden olmuştu.

Aklında ve kalbinde binlerce soruyla Azad'ın ofisine gitmişti. Onu görerek selam veren kimseyi gözleri görmemiş, sekreterin şaşkın bakışlarını aldırmadan direk Azad'ın odasına girmişti.

Azad, avukat arkadaşı ile dava üzerinde çalışırken açılan kapı ile başını kaldırarak kapıya çevirmiş, Leyla'nın halini görmesi ile hızla yerinden kalkmıştı.

" Konuşmamız gerek. " demişti Leyla buz gibi sesi ile.

" Sonra devam ederiz Hasan. " diyerek arkadaşına bakmıştı Azad.

Genç adam gülümseyerek ayağa kalkmış, Leyla'ya baş selamı vererek odadan çıkmıştı.

Azad, anlamayan gözlerle tam Leyla'nın yanına gitmişti ki, Leyla'nın tokat atması ile olduğu yerde buz kesmişti âdeta. Leyla'nın göğsüne ardı ardına vurması ile bileklerini tutarak kollarının arasına almış;

" Leyla'm sakin ol! " diyerek kollarının arasında tutmamaya çalışmıştı, ne olduğunu anlamadan.

Çok öfkeliydi Leyla. Öğrendiği gerçek ağır gelmişti ölüm ile fazlasıyla yara almış kalbine. Öfkesi kendisineydi aslında. Annesi gibi bebeğinin de ölümüne sebep kendini görüyordu. Ve bu onu fazlası ile yakıyordu.

" Bırak beni! " demişti hıçkırıklarının arasında zor çıkan sesi ile Azad'ın kollarının arasından çıkmaya çalışmıştı.

Azad, kollarını daha da sıklaştırarak âdeta içine haps etmek ister gibi sıkıca sarmıştı Leyla'nın titreyen bedenini. Aklı durmuştu âdeta. Ne olduğunu? Leyla'nın neden böyle davrandığını aklı almamıştı.

Leyla'nın ayakta duramadığını anladığında kucağına alarak koltuğa yönelmiş, Leyla kucağında koltuğa oturmuştu. Sonunda Leyla'nın hıçkırıklarının yerini iç çekişlere bıraktığında yüzünü ellerinin arasına almış;

" Leyla'm ne oldu? " demişti dolan gözlerle.

" Bana yalan söyledin! " demişti Leyla zor çıkan sesi ile. " Regl geçikmesinden dolayı yaşadığım sorun yüzünden hastahanede kaldığımı söylemiştin ama bebeğim öldüğü içinmiş. " diyerek başını tekrardan Azad'ın omzuma koyarak ağlamaya başlamıştı.

Azad, duyduğu şey ile şok olmuş, elini Leyla'nın yanağına koyarak yüzüne bakmasını sağlamıştı.

" Bunu kim söyledi? " demişti üstünden atamadığı şaşkınlığık ile.

" Önemli olan kimden duyduğum değil Azad, senden duymadığım! " diyerek derin bir nefes alarak gözlerini kapatmış; " Neden söylemedin? " demişti elin Azad'ın tokat attığı yanağına koyarak.

" Üzülmeni istemedim. Zaten çok acı çekiyordun. "

" Ama her ne olursa olsun söylemeliydin. Bunu tek başına yaşaman hiç doğru değildi. Bu ikimizin de acısıydı. "

" Biliyorum! Özür dilerim. Hiç kimse bilmiyordu, nasıl öğrendin? "

" Ben şirkete gitmedim bugün. Günlerdir aklındaki şeyden emin olmak için hastahaneye gittim ve " diyerek derin bir nefes almıştı.

Aşk Sürgünü...( Sürgün Serisi 1 )✔Donde viven las historias. Descúbrelo ahora