Bölüm 42 - Katil olursun...

3.3K 350 28
                                    


Yaşayanlar unutmuştu bizi...
Biz öldüğümüzle kalmıştık...

        Cemal Süreya






Zeynep, üstünü değiştirerek odadan çıkmış, ilk geldiğinde yapamadığı şeyi yaparak konağı gezmeye başlamıştı. Üst terasa çıktığında odasından çıkan Gülistan hanımı görmesi ile konuşmak istemediği için hemen ilk önüne gelen odaya girerek gitmesini beklemişti. Bir kaç saniye sonra Gülistan hanımın, Azad ile beraber tekrardan odaya girmesiyle saklandığı odadan çıkarak merdivenlere yönelmişti ki, merakına yenik düşerek aralık kalan kapıyı dinlemeye başlamıştı.

Gülistan hanımın, dudaklarından dökülen sözler kalbine hançer olup inerek solunu keserken, Azad'ın sözleri biraz da olsa rahatlamasını sağlamıştı. Bir kaç dakika sonra Azad'ın öfkeyle çıkmasıyla tekrardan odaya girerek Azad'ın onu görmesine engel olmuştu.  Duyduğu şey ile gözlerinin dolmasına engel olamayarak saklandığı yerden çıkarak giden Azad'ın arkasından bakmıştı.

İçini saran öfkeyle odaya girerek Gülistan hanıma ağzına geleni söylememek için kendini zor tutmuştu. Gerçi söyleyeceği sözlerin hiçbirinin Gülistan hanımın umrunda olduğu söylenemezdi. Aldığı öfkeli solukuklarla merdivenlere yönelerek aşağıya inmiş, salona gitmişti.

" Zeynep ne oldu? " demişti Leyla, Zeynep'in kızaran gözlerini fark ettiğinde hızla yerinden kalkarak kardeşinin yüzünü ellerinin arasına almıştı.

" Burada sana kötü mü davranıyorlar abla? "

Leyla, şaşkınca kardeşine bakmış, sözlerine anlam verememişti.

" Bu da nereden çıktı? "

" Bak eğer ardından kimsen yok diye bazı şeylere katlanıyorsan, sakın bunu yapma. Sen kimsesiz değilsin. Bugün ses versen babam koşar gelir. "

" Ne olduğunu söyleyecek misin? Biri, bir şey mi söyledi? "

Zeynep, öfkeyle gözlerin yaşların akmasına mâni olamayarak Leyla'nın elini indirmiş, gözlerini sinirle silmişti. Duyduklarını söylemesi için kalbi ve aklı ile büyük bir savaşa girmiş, iki taraftan da çıkmaza sürüklenmişti.

" O kadın hâlen seni istemiyor. " demişti daha fazla dayanamayarak.

Leyla, Zeynep'in dudaklarından dökülen sözlerle buz keserek bakmıştı kardeşine. Zaten yıllardır bildiği şeyi en yakınından duyması canını yakmıştı. Birden bunu söylemesine anlam da verememişti.

Tıpkı Leyla gibi Hivda da şaşkınca bakmıştı Zeynep'e. Şaşkınlığını hızla üstünden atarak oğlunu koltuğa yatırmış;

" Annem hiçbir çocuğunun evliliğini, kendi istediği kişilerle olmadığı için istemiyor ki. Buna evliliğinde yirmi yılı deviren Heja ablam da dâhil. O yüzden her ne duyduysan boş yere aklına takıp canını sıkma. Annem kendi mutluluğu hariç kimseyi düşünmez. " demişti gülümseyerek.

" Ama bu doğru değil ki Hivda abla. "

" Biliyorum değil ama elden bir şey gelmez ki. Neyse, gel otur doğru dürüst seninle hiç konuşamadık. "

Zeynep, bir an tereddüt etmişse de başını sallayarak Hivda'nın uzattığı elini tutmuş, koltuklara yönelerek oturmuştu. O Hivda ile beraber koltuğa otururken koca bir kaya da Leyla'nın kalbinin üstüne konmuştu âdeta. Çok uzun süre nefes almakta zorlanmıştı kalbi.

Öyle ki, ilerleyen saatlerde konağa gelen Berva, Ayşin ve Ömer Azad bile rahatlamasını sağlayamamıştı. Aralarında ama aslında aklı kardeşinin buğulu bakan gözlerindeydi.

Aşk Sürgünü...( Sürgün Serisi 1 )✔Where stories live. Discover now