Bölüm 53 - Kalbin Seçimi...

3.4K 359 108
                                    


Şimdi sen kalkıp gidiyorsun.
Git.
Gözlerin durur mu onlar da gidiyorlar.
Gitsinler.
Oysa ben senin gözlerinsiz edemem bilirsin.

      Cemal Süreya






Leyla, Azad ile konuştuktan sonra odada duramamış, hastahane bahçesine çıkmıştı. Öylece oturduğu bankta boş gözlerle saatlerce koşturan insanları izlemişti. Ruhu alınmış gibiydi. Üst üste yaşadıkları fazlasıyla yara alan ruhuna çok fazla gelmişti.

Azad, ile konuşmasından sonra kendini garip bir şekilde boşlukta ve kimsesiz gibi hissetmişti aynı zamanda. Kalbi ikiye bölünmüştü gibiydi âdeta. Bir yanı koşulsuz şartsız Azad'a güvenirken, bir yanına şüphe tohumları ekilmişti. Aklını, kalbini, ruhumu saran sorularla nefes alamazken bulanıklaşan gözlerini kapatarak sıkıntıyla bir nefes almıştı.

" Müsaade var mı? "

Leyla, duyduğu ses ile gözlerini açarak yanında ona bakan Fırat'ı görmüş, kaşlarını çatarak başını çevirmişti.

Fırat, Leyla'nın başka başını çevirerek başka yöne bakmasıyla derin bir nefes almış, çaprazında olan banka oturmuştu. Bir süre sessiz kaldıktan sonra Leyla'ya baktığında, Leyla'nın iki elini de korumak ister gibi karnına koyduğunu görmüş, aklına gelen hayatının en büyük yanlışı ile bakışlarını kaçırmıştı.

İçi acımıştı aslında. Nasıl o kadar kötü olabildiğini, neden öyle bir şeyi kabul ettiğini vicdanına bir türlü kabul ettirememişti. Bu yaptığı her şey için vicdan ile başa çıkmaya çalışırken, katrana dönen kalbinin zerre umrunda değildi. Ya da umrundaydı. En azından yok saydığı vicdanının umrundaydı.

Çocukluğundan beri abisine ve dolaylı olarak Karahan ailesine olan öfkesi onu olmadık bir insan haline getirmişti. Gerçi birkaç aydır içinde Şilan'a karşı hissettiği kıpırtılarla farklı hissetmeye başlamışsa da, o istediğini alıncaya kadar durmayacak kadar kötü bir insandı.

" Benden nefret ediyorsun değil mi? " demişti uzun bir sessizlikten sonra yavaşça Leyla'ya dönmüştü.

Leyla gözlerini kapatarak derin bir nefes almış;

" Etmiyorum! " demişti buz gibi sesi ile. " Ben kimseden nefret etmiyorum. Sadece aptal gibi her şeye inanan kendimden nefret ediyorum. "

" Sen aptal değilsin Leyla. Sen, sadece herkesi kendin gibi sanıp hemen güvenerek inanıyorsun. "

" Tıpkı senin iyi bir insan olduğuna inandığım gibi değil mi? " demişti bakışlarını Fırat'a çevirerek. " Tıpkı her şeye rağmen Gülistan hanımın iyi bir insan olabileceğine inandığım gibi. Tıpkı Azad'ın her ne olursa olsun bana yalan söylemeyeceğine, ihanet etmeyeceğine inandığım gibi. " diyerek derin bir nefes almış; " Ne yazık ki bir şeye inanmak o şeyin var olduğunu göstermiyormuş. Bunu çok acı bir şekilde öğrenmiş oldum. Çok büyük bedeller vererek hemde. " demişti.

" Bazen görünen çok farkı olabiliyor Leyla, görmeden, tanımadan anlamıyormuş insan. "

Leyla, anlamayan gözlerle bakmıştı Fırat'a. Haline de anlam verememişti. Fırat'ın ona dönen bakışları ile bir süre öylece bakmış, ardından bakışlarını kaçırmıştı.

Fırat, içini saran sıkıntıyla derin bir nefes alarak ayağa kalkmış;

" Her şey bazen göründüğü gibi değildir Leyla. O gece, " diyerek gözlerini kapatarak susmuştu. Ardından tekrardan Leyla'ya bakmış; " O gece, Azad daha merdivenlerdeyken sızıp kalkmıştı. " diyerek bir süre şaşkın bakan Leyla'nın gözlerine bakmış, ardından hızla oradan uzaklaşmıştı.

Aşk Sürgünü...( Sürgün Serisi 1 )✔Where stories live. Discover now