Bölüm 38 - Ölüm...

4.4K 391 73
                                    


Sizin hiç babanız öldü mü?
Benim bir kere öldü, kör oldum.
Yıkadılar, aldılar, götürdüler.
Babamdan ummazdım bunu kör oldum.

          Cemal Süreya







Kasfetli bir veda günüydü Karahan konağında. Kalpleri ateşe veren bir kardeşe veda, bir kocaya veda, bir babaya veda, bir dedeye veda... Leyla için ise sırtını dayadığı bir dağa vedaydı ve bir kez daha kucağına alamadan, kokusunu içine çekemeden kaybettiği bebeğine olan vedaydı.

O gün, o arabanın önünden onu Ahmed ağa kurtarmış ama ne kendini, ne de daha doğmayan torununu kurtaramamıştı. Küçük meleği de yanına alarak sonsuza kadar bırakmıştı onları.

Aslında Leyla' da artık yaşamıyordu. Sadece nefes alıyordu o kadar. Bir kez daha ölüm ve acı sarmıştı dört bir yanını. Kimsesizlik işlemişti bir kez daha tüm hücrelerine. Kimsesizlik ve suçluluk.

Kendini suçluyordu çünkü içinden bir ses "Xate hanım ve Hivda'yı dinleyip evde kalsaydın kimse ölmeyecekti!" diyordu sürekli kalbini parçalayarak. Bu suçluluk duygusundan dolayı hastahaneden çıktıktan sonra bir kez olsun odasından çıkmayarak tek kelime etmemişti. Sürekli uyku hali ile herkesden en çok da kendinden kaçıyordu.

Dışarıda gelen ağlama seslerinden herkesin konağa döndüğünü anlamış, sıkıca tuttuğu yastığına daha da sarılarak gözlerini kapatmıştı. Bir kaç dakika sonra açılan kapı ile gözlerini açmış, perişan halde içeri giren Azad'a bakmıştı.

Canı çok yanmıştı ona dönen Azad'ın bakışlarını gördüğünde. Azad'ın yaşadığı acının belki de on mislini hissetmişti kalbinde. Çünkü Azad'ın yaşadığı acıyı çok iyi biliyordu. Yıllar geçmesine rağmen kalbinden silinmemişti annesinin acısı ve şimdi de baba acısı ile beraber bir kez daha kucağına alamadan yaşadığı evlat acısı vardı.

Azad, içeri girdiğinde sırtını kapıya vererek öylece Leyla'ya bakmıştı. Aşağıda kalamamıştı. Kalabalık üstüne üstüne gelmiş, yaşadığı acıyı daha da dayanılmaz kılmıştı âdeta. Attığı zor adımlara yatağa yaklaşarak Leyla'nın yanına oturmuştu.

" Sizin hiç babanız öldü mü? Benim bir kere öldü, kör oldum. " demiş bir şair. Şu an bu duyguyu iliklerine kadar hissediyordu Azad. Kanatları kırık, yuvasından düşen bir kuş gibi hissediyordu kendini. 

Uzun süre ne o konuşmuştu ne de Leyla. İkisinin de söyleyeceği sözleri yoktu. Sözler anlamını çoktan yitirmişti.

" Çok zor! " demişti uzun süre sonra Azad zor çıkan sesi ile. Ardından gözlerinden akan yaşlarla başına Leyla'nın kucağına koyarak ağlamaya başlamıştı.

Leyla, Azad'ın sarsılarak ağlaması ile boğazında oluşan yumruya engel olamayarak kollarını Azad'a sarmış, ağlamaya başlamıştı. Ne kadar süre öyle ağladıklarını bilmiyordu ikisi de. Gözlerindeki yaş kurumuş, hissizlik sarmıştı ikisini de.

" Bunu sana yaşattığım için çok özür dilerim. " demişti Leyla sesinin çatallaşmasına aldırmadan.

Azad, başını kaldırarak anlamayan gözlerle Leyla bakmış, söylediği cümleye anlam vermeye çalışmıştı.

" Ne yaşattığın için? "

Leyla, hastahanede Gülistan hanımın suçlayıcı sözleri aklına geldiğinde gözlerinin tekrardan dolmasına engel olamayarak bakışlarını kaçırmış;

" Eğer dikkatli olsaydım böyle olmazdı. Hepsi benim yüzünden. " diyerek elleri ile yüzünü kapatarak ağlamaya başlamıştı.

Azad, sıkıntıyla nefesini vermiş, Leyla'yı kollarının arasına alarak sıkıca sarılmıştı. Yüzünü saçlarına gömerek gözlerini kapatmıştı. Bir kaç dakika öylece durmuş, ardından Leyla'yı kendinden biraz uzaklaştırarak yüzünü ellerinin arasına almıştı.

" Hiçbir şey senin suçun değil Leyla'm. " demişti Leyla'nın gözyaşlarını silerken.

" Annen haklıydı, dikkatli olsaydım bugün babam da, kızım da bizimle olurlardı. "

" Sakın böyle söyleme! Sana da bir şey olabilirdi kaderin önüne geçemeyiz. "

" Keşke olsaydı da bu acıyı tekrardan yaşamasaydım. "

'' Sen olmasaydım ben ne yapardım o zaman? Nasıl dayanırdım? "

" İçimdeki acıya dayanamıyorum Azad! Aldığım nefes harammış gibi. "

Azad, Leyla'nın tekrardan ağlaması ile kendine çekerek içine haps etmek ister gibi sıkıca sarılmış, akıttığı yaşlara ortak olmuştu.




****************



Şilan, cenazeden sonra öfkeden yerinden duramayarak evine gitmiş, ardından evin avlusuna giren iki gündür ortalarda görünmeyen Fırat'a öfkeyle dönmüştü.

" Seni aptal, yaptığın şeyden mutlu musun? " diyerek tüm öfkesini kusmak ister gibi yanına gelen Fırat'ın göğsüne vurmuştu. 

'' Ya çok mutluyum neredeyse mutluluktan göbek atacağım! "

" Sana güvenen aklıma tüküreyim! Her şeyi berbat ettin. "

" Nereden bilirdim Ahmed ağanın Leyla'nın önüne atlayacağını. Ben çok mu mutluyum? Her şeyde abim olacak o alçakta hak sahibi oldu şimdi! "

" Sen ne söylüyorsun ya? Ahmed babam öldü ama Leyla yılanı hâlen yaşıyor. Kimin neye sahip olduğu umrunda değil, bana söz verdin Fırat, Azad ile kavuşmamı sağlayacaksın. "

Fırat, ağlayarak göğsüne vurarak konuşan Şilan'ın bileklerini tutarak tam konuşacağı sırada kapıda irice açılan gözlerle onlara bakan Şilan'ın ablası Dilşa'yı görmüş, korkuyla Şilan'ın bileklerini bırakarak hızla kendinden uzaklaştırmıştı.

Şilan, anlamayan gözlerle Fırat'a bakmış, kapıya baktığını fark ederek arkasını dönmüş, ablasını görmesiyle korkuyla olduğu yerde buz kesmişti.

Dilşa, iki gündür kardeşinin kaçamak halleri ve bir o kadar sık telefonla konuşmasından rahatsız olarak onu takip etmiş, duydukları karşısında ne söyleyeceğini bilemeden öylece kardeşine bakmıştı.

" Abla keşke annemi yalnız bırakmasaydın, niye geldin? " demişti hiçbir şey olmamış gibi gülümseyerek.

Aklı işlevini yitirmişti âdeta Dilşa'nın. Duydukları canını çok yakmakla beraber fazlasıyla da korkutmuştu.

" Şilan sen ne yaptın? " diyebilmişti sonunda zor çıkan sesi ile.

" Ben bir şey yapmadım abla sen yanlış anladın. "

" Neyi yanlış anladım Şilan? Sen Ahmed amcayı öldürmüşsün! "

" Hayır abla kazaydı. "

" Kaza yada değil sen onu öldürdün. Bu bir duyulursa Azad seni öldürür. "

" Hayır abla valla kazaydı. Biz sadece birazcık Leyla'yı korkutacaktık ama bu kaza oldu. Ne olur hiç kimseye söyleme. " diyerek hızla ablasının elini tutmuştu.

Dilşa, öfkeyle elini Şilan'ın tutuşundan kurtararak eli ile yüzünü kapatmış, daha fazla dayanamayarak ağlamaya başlamıştı. Ne yapacağını bilemez bir halde aklı ve kalbi arasında kalarak derin bir nefes almış, hızla evden ayrılmıştı.





**************

Herkese merhabalar;

Bölüm biraz kısa oldu biliyorum. Tüm  hikayenin bölümleri tabletimde hazırdı ve eklemeler yaparak paylaşıyordum ama ne yazık ki hazırladığım tüm bölümler tabletimin kendini kilitlenmesi yüzünden tüm her şey silindi ve sizleri de çok bekletmek istemediğim için kısa da olsa paylaşmak istedim.

Özelden Leyla'nın yaşadıkları ile alakalı çok fazla mesaj aldım cevap olarak şu söyleyebilirim ki, Leyla'nın hikayesine başladığımda tüm kurgu başından sonuna kadar hazırdı ve kurguladığım şekilde yayınlamaya devam ediyorum.

Aşk Sürgünü, hikayesini yazmaya başladığımda 2 farklı kitap olarak hazırladım. Leyla'nın yolundaki pek çok şey can yakıcı ve sinir bozucu olsa da sonucu iyi olacak.

Leyla ve Azad, Sürgün serisinin en masunları, pek çok acının sahipleri olarak kalacaklar. Ama 2. kitap ( Yemin ) için beklemede kalın😊









Sevgiler 💕

Aşk Sürgünü...( Sürgün Serisi 1 )✔Where stories live. Discover now