Bölüm 10

20.6K 1.1K 179
                                    

"Kartal Bey..."

Bir kez daha bu defa dilimin ucunda Kartal demişti. Öyle ki bana öyle bir bakış atmıştı ki olduğum yerde titremiştim. Kartal Bey ölümcül bakışlar atarken varlığını yeni fark ettiğim yaşlı bir adam arkasını dönerek beni baştan aşağıya süzmüştü. O da tıpkı Kartal Bey gibi bana kötü bakışlar atıyordu. Tek farkla adamın yüzünden asabiyet akıyordu. Şuanda kaşlarını çatmasa bile kaşları çatık duruyordu. Son merdivenden de indikten sonra ellerimi önümde birleştirip sıktım.

"Ne var?" Kartal Bey sonunda dile gelmişti gelmesine de çıkardığı ses tonunu daha önce hiç tanımadığıma dair yemin edebilirdim.

"Oda... Odanızı temizledim... Kahve... Kahve yapmamı ister misiniz?"

"Benim ki orta olsun..." Adam tok sözüyle konuşurken Kartal ona göz ucuyla iğneleyici bir bakış atıp bana da baş işaretiyle "Git." Diye çıkışmıştı. Hala ne hata yaptığımı bilmeden başımı sallayarak göz önünden kaybolmak için mutfağa bir kaçış kaçtım ki mutfağa girdiğimde elim kalbimin üstündeydi.

"İçerde nasıl bir gerilim vardı, bildiğin çarpıldım." Allah'ım sen bu adamların şerrinden beni koru... Kahveyi yaparken aklıma adamın sonradan orta istediği gelmişti de ona göre kahveyi ayarlamıştım. Kahveyi yaptıktan sonra da tepsiyi elime alarak ağır adımlarla yürüsem de içeriye hiç girmek istemiyordum. Kartal Bey beni gördüğü anda hararetli konuşmasına son vermiş bende dudağımın iç kısmını dişleyerek kahveyi dökmemeye çalışmıştım. İlk misafirin yanına geldiğimde yüzüne bakmadan kahvesini ikram ettim.

"Ellerine sağlık güzel kızım..." Bana laf mı sokmuştu yoksa ben mi yanlış anladım. Afiyet olsun dedikten sonra arkamı dönerek Kartal Beye kahvesini uzattım ama bana üstten kaşlarını çatarak bakıyordu. Kahvesini verdikten sonra afiyet olsun demiş ardıma bakmadan da hızlı adımlarla mutfağa geçmiştim. Tepsiyi tezgaha bıraktığımdaysa mutfak kapısına koşup onları göremesem de konuşmaları dinlemeye başladım.

"Arada deden olmasa beni buraya hiçbir güç getiremezdi Kartal, sende bunu çok ama çok iyi biliyorsun. Eğer dedenin verilmiş sözü aile geleneklerimiz olmasa yine kapına gelip gereğini yerine getir demezdim."

"Güleçoğlu benimde elimi kolumu bağlayan tek şey geçmişimiz... Atalarımızdan gelen yıllardır özenle ilerlettiğimiz geleneklerimiz. Öyle ört ve adetten bahsetmiyorum elimdeki belgeler olmasa dedemi dahi tanımam."

"O halde yerine getirmen görevleri çok iyi biliyorsun. Yıllardır süre gelen beş aile içindeki kız alıp vermede sıra sana ve bana geldi. Dedeoğlu kızını Karaosmanoğlu'na vererek sırasını savmış oldu. Şimdi sıra bizde aksi takdirde kanunlarımızı biliyorsun. Bu evlilik olmazsa topluluğumuzdan çıkmış olursun. Çıkanın da adı kütükten silinir..."

"Beni bir daha asla tehdit etme Güleçoğlu. Kızın henüz on yedi yaşında bana on sekizine kadar izin ver dedim. Kızın on sekizine girdiğinde kararımı açıklayacağım."

"Keşke kız kardeşin yaşıyor olsaydı Kartal, oğlumla evlenir sende bu esaretten kurtulurken..." Bir şeylerin düşüp kırıldığını duyunca elimle ağzımı sıkıca kapattım.

"Sakın... Sakın bir daha ölmüş bacımın adını ağzına alma Kemal. Yoksa yıllarca yurt köşelerinde sakladığın iki oğlunu bulur en büyük oğlun gibi sakat ederim..."

"Demek oğullarımın nerde olduklarını öğrendin. Aferin güzel başarı ama şunu unutuyorsun benim aslan gibi üç oğlum var. Peki ya senin peşinde kukla gibi dolaştırdığın katilin oğlundan başka kimin var?"

"Sınırları aşıyorsun Kemal, sabrımın son demlerindeyim.

"Kızım tam tamına iki hafta sonra on sekize girecek. Sana o güne kadar izin Kartal ya kabul edersin ya kabul edersin..."

Ayaklarım tir titrerken ellerimi biraz daha dudaklarıma bastırdım. Biliyordum ki bastırmazsam ağzımdan hıçkırıklar çıkacaktı. O an duyduklarımı hazmedemeyerek gözlerimi kapattım. Önce sesler kesilmiş ardından kapı kapanmıştı. Kapının çarpmasıyla birlikte Kartal'ın küfür sesleriyle birlikte kırılma sesleri duyuyordum.

Kartal... Kartal evlenecekti. İkinci ve en büyük şokumsa Kartal mafyaya üyesiydi. Duyduklarım... İşittiklerim yalnızca bu yöndeydi. Kendi içlerinden kız alıp veriyorlar aralarında ilişkiyi kesinlikle bozmuyorlardı. Ellerini yüzümden çekince oturabilmek için ağlayarak yürümeye çalıştım. Hemen pencere önünde masaya doğru yürüyordum ki mermi sesleri işitildi. İlk mermiden sonra mermilerden biri pencereye denk gelmesiyle pencere tuzla bu oldu.

Korkuyla çığlık atıp dizlerimin üstüne çektim. Mermi sesleri yoğunlaşırken bağırma sesleri duymuştum. Birileri bağırırken korumalar olduğunu düşündüm. "Lina!" Yerde diz çökmüş vaziyette otururken bir beni duvardan tarafa çekti. O an korkudan bir saniyeliğine dahi olsun gözlerimi aralayamamıştım. Kurşun sesleri kesildiğinde bile bedenim tir titriyordu.

"Lina beni duyuyor musun?" Kartal yüzümü avuçlayıp sarsa da kendimde değildim. Yüzünü bulanık şekilde görsem da ağlamamam azalmak yerine hıçkırıklara dönüştü. "Kahretsin seni Güleçoğlu kahretsin!" Kartal beni kucakladığı gibi yürümeye başlamış bense buz tutan ellerini yumruk yapmıştım.

"Kartal! Vurulmuş mu?"

"Hayır, şok geçiriyor hemen kolonya getir... Bakma lan öyle kolonya getir..." Kartal beni koltuğa bırakınca avuçladığı yüzüme defalarca vurdu. Onları görüyor işitiyordum fakat ruhum bu dünyada değildi. Başımda ikinci karaltı olunca Kartal yüzüme yakınca şeyler döküp kendime yetirmeye çalışsa da kendimi koma da gibi hissediyorum. "Örtü gibi bir şey getir elleri buz gibi kanı çekilmiş olmalı onu ısıtmalıyız..."

Sonradan fark etmiştim ki başımda fır dönen Reşat'tı. Kartal üstüme bir şey örtüp beni mumya gibi sardı. Kartal benimle ilgilenirken Reşat küfür savurmaktan başka bir şey yapmıyordu. Kartal'a ne sorduysa köpürerek "Lina'yı gördü. Reşat o şerefsiz Lina'yı gördü..." Reşat uzun soluklu küfür etse de yüzleri bende net değildi.

"Lina burada daha fazla kalamaz Reşat, burada çalışmaya devam ettiği sürece canı tehlikede olacak..."

"Lan geri zekalı mısın, o ite oğullarını bildiğini söylemişsin. Şimdi durur mu sanıyorsun. Asıl şimdi biz bittik. Lina bu evden çıktığı anda ensesine yapışır. Çare yok Kartal o kızla evleneceksin..."

"Lanet olsun ona da kanunlarımıza da dedelerimiz kanlarıyla bu kanunları koyarken akıllarını peynir ekmekle mi yemişlerdi..."

"Başka yol yok Kartal, o kızla evlenmekten başka yolun yok."

****



Bu pasajın altına  kalp bırakın

YARA İZİ  🚬 BIZE SEN KALA 2Où les histoires vivent. Découvrez maintenant