"Kartal!"
Kartal'a gelme derken odasından çıkmış mıydı? Tekerlekli sandalyeyle bana doğru yaklaşırken bende onlara doğru yürüdüm. Neden yatağında kalmamıştı?
"Doğan abi neden Kartal'ı buraya getirdin? Yatıp dinlenmesi lazımdı."
"Adamlara beni de götüreceksiniz diye emir vermiş. Bende bunu duyunca buraya getirmek zorunda kaldım."
Kartal'a kötü bir bakış atarak kolarimi göğsümde birleştirdim. "Bana hiç öyle bakmayın. Tek kız kardeşim ameliyat olacak, elbette onun yanında yer alacağım." Abilik güzel şey olmalıydı, keşke benim de bir ağabeyim olsaydı.
"Şansına küs canım, Hira biraz önce içeriye girdi." Doğan başını çevirince utandım. Altı üstü o da lafın gelişi canım demiştim. "Şey yani saniyelerle kaçırdınız keşke biraz daha erken gelseydiniz."
Doğan bana baktığında "Sevgili kocan illa yürüyerek gideceğim demeseydi, kardeşimi girmeden önce görebilecektik. Ama neymiş hiçkimse bir Karaosmanoğlu'na baş kaldirmazmış adımı öyle oturturlar değil mi kardeşim." Demişti
'Sen bir Kozanoğlu'sun hatırlatmak isterim." Onlar kavgaya tutuşurken kapı açılmışi. "Serçe!" Sedyeyle Hira çıkınca yanina gittik.
"Sesleriniz içeriye kadar geliyordu bende sizi görmeden girmek istemedim."
"Iyi yapmışsın kardeşim bizde seni göremedik diye üzülmüştük." Ben elini sıkarken Kartal kardeşinin elinden öpmüş, Doğan da eğilerek alnından öpmüştü. Hira'yi tekrar içeriye aldıklarında bizi uzun bir süreç beklediğinin farkındaydık.
"Lina sana Serçe bir şey söyledi mi? Kocasına neden haber vermemiş. Yoksa aralarında bir sorun mu var?" Iki kardeş gözlerini bana dikince arkadaki korunmalara baktım. Icinde tanıdikta yoktu ki... Keşke eniştem burada olsaydı.
"Kartal sana bir soru sordu, neden cevap vermekte tereddüt ediyorsun?"
"Zebani gibi... Şey öyle değil yani demek istedim ki, Kardeşiniz Hira kocasına yani Okan'a sürpriz yapmak istiyor. Yoksa neden haber vermesin değil mi? Sizinki de laf..."Gülmeye çalışarak başımı diğer tarafa çevirdim. "Ben şuraya otursam iyi olacak." Oturduğumda yerimde rahat edebilmek için hareket ettim durdum. Hala bana bakarlarken bana yenilmezleri hatırlattilar. Kartal'ın elinde kılıç Doğan'ı elinde kalkan varmış gibi düşününce gülümsemem yayıldı.
"Kartal hadi seni odana götürelim."
"Olmaz yatmaktan bütün kemiklerim sızlıyor. Ben günde altı saaten fazla uyumaya alışkın değilim. Beni pencere kenarına götür hiç değilse dışarıya bakar zaman öldürürüm."
"Emrin olur baba, hemen!" Ikisi aynı anda cam kenarına giderek atışmaya devam ettiler. Onları iki dost iki kardeş olarak görmek hoşuma gidiyordu. Kardeş olmasalar bir ipte iki cambaz oynamaz misali birbirlerini yiyip bitirilerdi. Kartal'ın meşhur bir sözü vardı, Kartalllar kargalarla anlaşamazmış. Ona göre sevmediği herkes karga statüsündeydi.
Onları izlerken telefon çalmaya başladı. Çantamdan telefonu çıkardığimda Okan yazıyordu. Hira telefonunu bana vermiş, Okan ararsa aç demişti. Oysa ameliyattan önce arayıp öylesine konuşmamış mıydı?
"Efendim,"
"Lina, sen misin?"
"Evet, Serçe duşa girdi. Bende açmak istedim. Eğer bir şey söyleyeceksen iletebilirim."
"Yok... Ben sonra ararım. Iyi günler."
Sana da dedikten sonra telefonu kapatmıştim ki, üstümde hissettiğim gözlerle birlikte başımı çevirip iki kardeşe baktım. Elimdeki telefonu kaldirarak "Okan aradı,merak etmesin diye ben açtım." Dediğimde güldüm.
KAMU SEDANG MEMBACA
YARA İZİ 🚬 BIZE SEN KALA 2
AksiAşk kader gibidir Lina, ondan kaçamazsın!. Unutma... Kalp her zaman imkânsıza âşık olur.