Bölüm 30

17.5K 1K 253
                                    

Komiser yardımcısı elindeki  dosyalarla yerine oturduğunda heyecanım artmıştı. Bunu yapmak istemesem de kendimi zorunda hissediyordum. Bir çocuğun  babasız kalma ihtimali canımı yakıyordu. Komiser yardımcısi tuhaf bir bakış atıp konuşmaya başladı.

"Lina Hanım gördüklerinizden emin misiniz? Asamlarımız play mahalinine bu sabah gitmişler  söylediğiniz gibi  bir tabut ve yerde kan izleri varmış  fakat kanın sahipleri olay yerinde kendi aralarında kavgaya tutuşarak birbirlerini yaraladiklari konusunda ifade vermişler ve hatta birbirlerinden şikayetçi olmamış  bu adamlar..."

"Ama bu nasıl olur ben gözlerimle gördüm."

"Lina Hanım, Kartal  Kozanoğlu  ülkemizin saygın  iş adamlarındandır. Yine de şikayetçyseniz ifadenizi alabilirim." Bir süre  yüzüne  boş  gözlerle baktıktan  sonra hayır, diyerek ayağa kalktım. Güç  bela karakoldan çıkıp  beni  bekleyen  arabaya  binerek  Mustafa'ya baktım.

Mustafa  bıyıkaltı  gülerken  rezil  olduğum  konusunda emindim. Kollarımi göğsümde birleştirerek "Sen biliyordun  değil  mi, bildiğin  halde benim rezil  olmama göz yumdun?" Yalnızca  o değil  herkes biliyordu. Ablam dahi karşı  çıkmamıştı.

"Karral Bey kesin  dille size karışmamızı söyleyince  sesimizi  çıkaramadık." Biliyordu işte  bu yüzden  tepkisizdi.

"Bana olanları  bir an önce  anlat Mustafa, yoksa arabadan  inip eve kadar yürürüm." Arabayı  çalıştirmakla kalmayarak kapıları  kilitlemişti.

"Henüz  gencim Lina Hanım, ölmek gibi niyetim yok. Sizi kendime zinciler yine de gitmenize izin vermem. Sorunuza  gelecek olursak sizin düşündüğünüz  gibi  her önümüze geleni kafamıza göre  öldüremeyiz. Hiçbir  şey eskisi gibi  değil."diyerek  ne yaptıklarını  anlatmışlardı.

"Yok artık  adamları ayı  gibi mi avlandınız mı" O dışarda  yatan adamlar  ölü  değil miydi? Avcılar  gibi  mi avlamışlardi.

"Eğer  bir şeyi  kökten  temizlemek istiyorsan  yalnızca  başını keseceksin," Bu Kartal'ın lafı mıydı? "Ben sürüyorum  ama eve mi gidiyoruz?" Başka  nereye gidebilirdik ki eve  dediğimde aklıma Kartal geldi. Sabah delirmiş gibi  evden çıktığımda aklımda ne vardı  hiç bilmiyordum.

Eve geldiğimizde herkesin  dışarda  olduğunu gördüm. Kartal da güneş altında  keyif çatıyordu. Ablam beni görünce  yanina çağırsada ona da trip atarak yukarıya çıkmıştım. Odama girip  üstümü  çıkardığımda direkt banyoya girdim.  Dün  korkudan banyoya dahi girmemiştim. Ilık  duşun altında  rahtlasamda beynim hala ugulduyordu.

"Pislik insan  söyler  onlar ölmedi  kendini helak etme..." Sinirle  duştan çıkarak  kurulandım. Bornozuma sarılıp  banyodan çıktığımda yatağımda  Kartal'ı gördüm.

"Sıhhatler olsun, ben çok  bekledim fakat polisler gelmek  bilmedi. Senin herhangi  bir bilgin var mı, beni  tuttuklamaya  ne zaman  gelecekler?" Pişkinliği karşısında başımdaki havluyu  alarak üstüne attim. Çekmeceden tarağımı alıp  yatağa  oturduğumda bağdaş  kurarak elindeki  havluyu  aldım.

"Sen pisliğin tekisin  biliyorsun değil mi? Dün  ölesiye  korktuğum gördün. Bir kez dahi olsun sakin ol demedin, hiçkirarak iç  çeke çeke aldığımı  görmeme rağmen sustun. Sende gerçekten  vicdan  var mı bilmiyorum."

Kartal cevap  vermek  yerine saç  taramamı seyrediyordu. Sesizce  beni seyretmesi  needense huylanmama sebep oluyordu. Kartal önüne  baktığında bende gözlerimi yüzüne diktim. Neden böyleydi, biraz da olsa Raşit'e benzeyemez miydi? Bunu ona söylesem  beni seveceksen böyle  sev der miydi? Yok  canım  kesin  beni sevme diyerek çıkışırdı.

YARA İZİ  🚬 BIZE SEN KALA 2Where stories live. Discover now