Bölüm 48

14.5K 906 676
                                    

Senin güzelliğin benim aşkımın tarifidir.

Günaydın sevgilim tatlı uykundan uyandın mı? Bir saniye ya bu şarkının devamı nasıldı? Güllere boyandın mıydı? Bildiğin güzelim şarkıyı katlettim... Elimde ekmek sepetiyle mutfaktan çıkınca direkt kocamı gördüm. "Kartal!" Umuyordum ki dışarıya çıkmayacaktı.

Kartal yanıma gelince günaydın diyerek yanağıma küçük bir buse bıraktı. "Bana sakın dışarıya çıkmayı planladığını söyleme." Henüz  tam anlamıyla iyilememişken onu hiçbir yere göndermezdim.

"Planlamıyorum canım birazdan çıkacağım." Önce ölümü çiğnemen gerekiyordu. Ekmek sepetini masaya koyunca elimi belime götürerek  masanın baş köşesine kurulan kocama baktım. Bana gayet ciddi görünüyordu.

"Sen bana baksana bi bana bak." Kavgaya girişek kadınlar  gibi  sağ elimi kaldırıp bana bakmasını istedim. Kartal da neye uğradığını anlamayarak tek kaşını kaldırdı. "Canım bak dediysem öldürecekmiş gibi bak demedim." Elimi terkar yerine  koyunca masumca başımı  yana yatırdım.

"Lina ne sert ne de tatlı bakışlarla beni durdurmazsın. Ben yatalak gibi evde hapis hayatı yaşayacağım. Yapılması gereken bir dünya  iş var. Evde telefonla bir yere kadar işler  ilerliyor."

Eline çatal bicagu alınca yanına oturup tatlı dille konuşmaya başladım. Hem ne demişler  tatlı dil Kartal'ı baştan çıkarırmış. "Hayatım  her ne kadar zamanının çoğunu benimle geçirdiğin için mutluysamda normal hayatına  dönmeyi  bende çok istiyorum. Şu  hayatta her şeyin bir aması var. Doktor  tam anlamıyla iyileşmedikçe kendini  çok yormasın dedi. Bir kaz gün  daha işe gitmezsen şirketin batmaz."

Kartal ikna olmuş  gibi elimi  dudağına götürerek  öptü. "Bebeğim iflas  etmesem de işler daha kötüye gidecektir. Sen hiç koyunkarindan bikaç  metre uzaklaşan çoban gördün mü?"

"Çoban mı? Sen beyin devrelerimi yakmaya falan mı çalışıyorsun? Kendini çobana benzeterek işin  içinden sıyrılamazsın bugün  dışarıya  çıkılmayacak o kadar tamam mı?" Elimi ondan çekerek  ayağa kalktım. "Bir sonraki  doktor kontrolüne kadar evde benimle  kalacaksın... Ben mutfağa gidiyorum  sakın kaçıp  gitme." Ona gözüm  üzerinde  diyerek  hemen mutfağa  geçip  almam gereken ne varsa alıp tekrar salona geçtim. Kesinlikle onu dışarıya çıkarmayacaktım.

"Ciddi değilsin."

"Ben mi? Tabi ki de ciddiyim. Evden çıkarsan eniştemi ararım. Onu dinlemezsen Doğan abimi arar seni ispiyonlarım."

"Ben sana çok yüz veriyorum değil mi?" Üstüme  keskin bakışlar atarken yerime kurulup  gülüsedim.

"Hayatım üzülerek  bir şey söylemem gerekiyor ki artık senin kötü  bakışlardan ne ürküyorum ne de korkuyorum. Hatta o bakışlarını  hayranım o yüzden kahvaltıni yapmalısin." Adama kes artık gibisinden söylediğim için olsa gerek bana bozulmuştu. Bende dayanamayarak uzanıp  yanağına  öpücük bıraktım. "Saklarını kesebilir miyim fazla uzamış batıyor." Kartal  iç çekip  bıçağıyla tabağıma vurdu.

Bende yüzümde  tebessüm kahvaltıma başladım. Kartal ara sıra  kötü bakışlar atmaya devam etsede ben yanaklarını sıkmak istiyordum. Canım kocam her şey  senin için neden inat ediyorsun anlamıyorum. Kahvaltımız sessizlik içinde yapmıştık.

"Bana şekerli Türk kahvesi yapar mısın?"

"Iyi ama sen şekerli kahve sevmesin ki ben şekerli severim." Kartal canının istediğini söyleyince dudak büzerek mutfağa geçtim. Kahvesini yaparken bir elim ağzımdaydı. Normalde bizimkinin uzun süre diretmesi gerekmiyor muydu?

YARA İZİ  🚬 BIZE SEN KALA 2Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt