-1- G İ R İ Ş

3.6K 83 16
                                    

Buraya başladığınız tarihi yazmayı unutmayııın! 💜

Keyifli okumalar.

Heyecanla gelmesini bekliyordum kapının önünde. Kendinden emin adımları, sarsılmaz ve dik yürüyüşü ona daha dikkatli bakmamı sağlıyordu. Kendimi bildim bileli sevdiğim adam, sonunda yurt dışından dönebilmişti. Bütün ailesiyle birlikte onu kapıda karşılamak için bekliyorduk. 5 yıldır görmüyordum onu. Ben 18 yaşındayken o yüksek lisans yapmak için İngiltere'ye gitmişti.

Tatillerde gelmemişti hiç. Ama müsait olduğumuz her dakika görüntülü veya normal arama yapıyorduk.

Kapıya geldiği gibi elindeki valizleri bırakıp direkt annesine sarıldı. Aramızda 5 yaş vardı. Ben 23, o 28 yaşındaydı. Onu hiçbir zaman abi olarak görmüyordum ve abi de dememiştim hiç. Dedirttirmemişti.

'Ben seni kardeşim gibi değil bir arkadaşım, dostum gibi görüyorum. Çünkü kardeş ne demek bilmiyorum ama dost ne demek çok iyi biliyorum,' demişti bir gün bana. Yani anlaşılacağı üzere aramızda bir abi-kardeş ilişkisi değil de yakın iki arkadaş ilişkisi vardı.

Herkese sarıldıktan sonra en sona beni bırakmıştı. Kollarını kocaman açıp sarılmam için bekledi. Vakit kaybetmeden açtığı kollarına attım kendimi. Aramızda neredeyse on beş veya yirmi santim vardı. Göğsüne geliyordum. Sarıldığımda kalbinin atış seslerini duyabiliyordum. "Hoş geldin yalı kazığı," kahkaha attı. O güzel tebessümü yüzüne yayıldı. "Hoş buldum kızıl kafa."

Kokusu burnuma doldu. Özlemiştim açıkçası kokusunu. Vanilya gibi kokuyordu ve bu benim hoşuma gidiyordu.

Kollarımı istemeye istemeye bedeninden ayırdım. Kafamı kaldırdığımda gülümseyen gözlerle bakıyordu bana. Farkında olmadan ben de gülümsedim. "Kapı önünde durmayalım içeri geçelim," Selma teyzenin talimatıyla toparlanıp bir iki adım ilerideki salona geçtik. Herkes oturup onu soru yağmuruna tutarken ben sadece onu izliyordum.

Tolga, benim çocukluk arkadaşım, aile dostumuzun oğluydu. Tabii bir de benim ilk ve son aşkımdı. Onu unutmamak lazım. Gülücükler eşliğinde bizimkilerle muhabbet ediyordu. O gülüşüne kurban olduğum, 5 yıl sonra seni canlı canlı gördüm ya ölsem de gam yemem artık. Görüntülü konuşmak yetmiyordu benim için. Ona dokunmak, sarılmak istedim hep.

"İzninizle ben bir yukarı çıkayım," valizleriyle birlikte merdivenlerden hiç zorlanmadan çıktı. Bana da sadece arkasından bakmak kaldı. Selma teyze hizmetlilerden birine masayı kurmalarını söyledi.

Ben rehber öğretmenliği mezunuydum ve üç hafta sonra ilk öğretmenliğime başlayacaktım, Elçin'in okuduğu okulda. Yaz boyu etüt merkezinin birinde hem staj yapmış hem de kardeşim Elçin'e sınava hazırlanmasında yardımcı olmuştum. Bu sene son senesiydi ve elinden geleni yapıyordu kendince.

On dakika sonra yukarıdan Tolga'nın sesi duyuldu. "Burçin! Bir gelir misin?" karşı koltukta oturan Elçin ile göz göze geldiğimde kıkırdamaya çalıştı ama bunun yaparken anlaşılmasın diye öksürmüştü.

Selma teyze de manalı manalı bakıyordu ama annem ve Ali amca anlam yüklü bir şekilde bakmıyorlardı.

Selma teyze birkaç kere Tolga ile beni 'örnek gösterme' adı altında yakıştırdığını söylemişti ama annem bu konuya fazla takılmamıştı. Babam ne mi yaptı? Babamla ayrı dünyaların insanıydık biz. Kendileri bizi 18 yıl önce bir kadın yüzünden terk etmişti.

Merdivenlerden çıkarken o kadar sıcak havanın üstüne iyice sıcaklaşmıştı sanki ortam. Soğuk terler dökerek odasının kapısını çaldım. Heyecandan yüreğim ağzımda atıyordu. Kalbimin sesini duyacak diye korkuyordum açıkçası. Olmayacak bir şeydi, evet ama ya olursa?

KAMELYA ÇİÇEĞİM - TamamlandıWhere stories live. Discover now