-37-

296 20 0
                                    

Keyifli okumalar...

Bacak bacak üstüne atmış, bir elim direksiyonu tutan Tolga'nın elinin üstünde yolu izliyordum. Mini tatilimiz daha doğrusu nişan balayımız sona ermişti. İstanbul il sınırları içindeydik ve eve varmamıza yarım saat kalmıştı.

Sahil kenarından ilerlerken sapmamız gereken yoldan sapmayıp düz ilerlemeye devam ettik. Kaşlarım çatık, "Niye sapmadık? Eve gitmiyor muyuz?" diye sordum Tolga'ya.

Yoldan bakışlarını kısa süreliğine çekip gülümseyerek bana döndü. "Gidiyoruz," dedi. "Ama bizim evimize gidiyoruz, Emirgan'a."

"Anahtarın var mı ki?"

"Emlakçıyla konuştum çıkmadan önce," elinin üstündeki elimi avuçlarının arasına alıp öptü.

Cem kafasını iki koltuğun arasından çıkarıp bize baktı. Onun ardından da Elçin geri kalmadı ve o da Cem'in kafasının üstüne kafasını koydu. "Ne evi bu abla?"

"Tolga evlendikten sonra kalacağımız evi bulmuş. İçini de birlikte döşeyeceğiz."

"Abim ve ev döşemek? Nereden anlasın o ev döşemekten," dedi Cem bana bakarak. Göz devirerek karşılık verdim. "Susmazsan abin sana döşemeyi gösterecek Cem."

Tolga dediğime gülerken Cem yüzünü buruşturarak geri çekildi. Birbirlerine bir saniye bile bulaşmadan duramayan ikiliydi onlar. Cem'in alttan alması gerekiyorken o da inat ederek karşılık veriyordu.

Sonra da şikayet ediyordu.

Binaların ve villaların azaldığı yere doğru ilerledik. Ağaçlar, gittikçe daha da fazlalaşmaya başlıyor, deniz manzarası daha yakından görülüyordu.

Tolga beyaz kapılı, etrafının sarmaşıklarla kaplı olduğu bir evde durduğunda geldiğimizi anladım. Çantamı omuzuma asarak arabadan indikten sonra kapıda elini uzatmış beni bekleyen Tolga'nın elini tuttum.

Bahçeye girdiğimde dikkatimi çeken ilk şey evin büyüklüğüydü. Bizim evle neredeyse aynı büyüklükteydi. Kocaman alanda çimler, ormana bakan boydan cam vardı. Evin dışı beyaz renkteydi ve etrafındaki ağaç ve çimlerle çok güzel duruyordu.

Evin giriş kapısına giden büyük taşların olduğu yolu geçerek ileride bizi bekleyen adamın yanına vardık. "Tolga Bey ve Burçin Hanım?"

Tolga uzatılan eli sıktıktan sonra cevapladı. "Evet biziz."

Adam açık kapıyı gösterdi. "Buyurun beyefendi buradan," elini bırakmadan evin içine ilk ben girdim. Direkt salona açılan kapıdan geçtikten sonra etrafı incelemeye başladım.

Evin duvarları şu anlık beyazdı. Salonda tamamlanması gereken birkaç ufak iş vardı. Cem ve Elçin arkamızdan gelirken Tolga'yı çekiştirerek önüme gelen bir odaya soktum. Mutfak tezgahı hazırdı ama dolaplar yoktu. Mutfaktan küçük bir kapı bahçeye açılıyordu.

Evin geri kalanını emlakçıyla birlikte gezmiştik. İkinci kattaki son odaya girdiğimizde boydan boya cam olan duvar dikkatimi çekti. Emlakçı kapının girişinde durmuş bizi odada yalnız bırakmıştı bir nevi. Tolga da bunu fırsat bilerek arkamdan sarıldı.

"Burası bizim odamız olur, hemen karşısı da çocuklarımızın odası."

Kafamı salladım. Bu oda çok güzeldi ve bizim odamız olmak için de çok uygundu. Gözümün önüne her yeri eşyayla döşenmiş hali gelince gülümsemeden edemedim. "Çok güzel olacak."

"Bu katta, merdivenlerin hemen bitiminde sola doğru uzanan kısa bir koridor var. Sonunda ise çatı katına çıkmak için merdivenler bulunuyor. İsterseniz oraya da bir bakın sonra konuşalım."

KAMELYA ÇİÇEĞİM - TamamlandıWhere stories live. Discover now