-31-

408 27 0
                                    

Keyifli okumalar...

"Tolga'yla kahvaltı yapacağız, kaçtım ben!" annemlerin onaylayan mırıltılarından sonra montumu ve düz taban ayakkabımı giyip evden çıktım. Garajda duran arabama binip yavaşça evden ayrıldıktan sonra Tolga'nın söylediği restorana doğru sürmeye başladım.

Evlenme teklifinden bir hafta geçmişti. Ailelerle isteme ve nişan gününü belirlemiştik. İsteme bu hafta sonu, nişan ise ocak veya şubat gibi olacaktı. Elçin ve Ekin şimdiden kendi istedikleri gibi elbise bulmaya çalışıyordu. Elçin özel tasarım elbise yaptırmayı düşünüyordu benim gibi. Bunlara bir de Ece dahildi. Onun da aklını çelip elbise bakmaya zorlamışlardı. Tunahan ise duyduğunda çok sevinmiş istemede de yanımda olacağını söylemişti.

Okul bittikten sonra isteme için alışverişe çıkacaktım Elçin ve Ekinle. Hafta sonuna iki gün olduğu için hemen halletmemiz gerekiyordu. Nişanı ise yine kendi aramızda yapacaktık. Sadece sevdiklerimiz olacaktı yanımızda, ben öyle istemiştim. Bu fikir Tolga'ya da uyunca kimse bir şey dememişti. Sevmediğim, her an dedikodu yapan cemiyetten insanların olmasını istemiyordum. Onları samimiyet adı altında kıskanç bakışları beni sinirlendiriyordu.

Tolga'nın dediği yere geldiğimde arabayı park edip indim. Hava fazla soğuk olmadığı için kabanımın önünü kapatma gereği duymamıştım.

Elimdeki çantayı daha sıkı tutup içeri girdim. Cam kenarında beni bekleye Tolga'yı görünce ayakkabının verdiği rahatlıkla koşar adım yanına vardım. "Günaydın yavrum."

"Günaydın," benim ardımdan gelen garsona kahvaltı tabağı söyledikten sonra birbirimize döndük. "Aklıma şimdi geldi. Elçin ve Ekinle anlaşıp yüzük bakmaya gitmişsiniz."

Bir hafta içinde düzgünce görüşememiştik. Sadece ailesiyle geldiğinde görüşmüştük onda da yalnız kalamamıştık konudan dolayı. Şirkette yeni proje, toplantı falan derken öğle araları da yalan olmuştu.

"Ne yapayım istediğin gibi bir şey seçemem diye düşündüm. Zaten bunun için ikisinden de azar yedim," kıkırdayarak gelen tabağı iyice önüme çektim. "İkisi de aynı sen gibi. Elçin hadi neyse de Ekin de öyle. Artık huyundan mı suyundan mı bilemedim."

"Hafta sonu için heyecanlı mısınız Tolga Bey?" sorduğum soruyla lokmasını yutup göz teması kurdu. Kahveleri mutlulukla parlıyordu. "Heyecanlıyım tabii. Evliliğimizin ilk adımını atıyoruz sonuçta."

"Bak seen," geri tabağına döndüğünde çayımdan yudumladım. Ben karşımdaki manzaraya bakarak kahvaltımı yaparken tanımadığım birinin Tolga'yı çağırdığını duydum. "Tolga!"

Kafamı arkama çevirdiğimde tanımadığım bir erkeğin bize doğru geldiğini gördüm. "Özdemir! Nasılsın kardeşim?" meşhur Özdemir buydu demek. Neredeyse kıskanacak dereceye geldiğim Özdemir.

Tolga coşkuyla yerinden kalkıp sarılmaya gittiğinde ben Özdemir'in biraz arkasındaki kadın ve çocuğa bakıyordum. Kızıl saçları ve beyaz teniyle çok güzeldi. Gülümseyen bakışları beni bulduğunda gülümsedim. Gerçekten çok güzel bir kadındı. Herkesin sahip olmak isteyeceği bir görünüşe sahipti.

Özdemir'in elini uzatmasıyla yüzümden silinmeyen gülümsememle karşılık verip elini sıktım. "Burçin sanırım," bakışları bu sefer Tolga'yı buldu. "Bakma öyle, askerde o kadar çok bahsettin ki seveceğini düşünüyordum," Özdemir'in cümlesiyle gülümsemem daha da büyüdü. Birazcık utanmıştım. Tolga'nın benden bahsettiğinden bile haberim yoktu, kaç yıl sonra öğrenmiştim.

Özdemir'in sevgilisi ile de tanıştıktan sonra ayakta durmayı bırakıp masaya oturduk. Tabakların yerini kahveler alırken Minel'in kucağında oturan Ali ile oynamaya başladım. "Siz ne zaman evleniyorsunuz?"

KAMELYA ÇİÇEĞİM - TamamlandıWhere stories live. Discover now