-46-

248 14 0
                                    

Keyifli okumalar...

Elim karnımda koşa koşa odadaki banyoya ulaştım. Klozetin kapağını kaldırdığım gibi diz çöküp içimde ne varsa boşalttım. Sadece su kusmuştum. Daha uyanalı yarım saat anca olmuştu, bir şey yiyip içmemiştim. Su, bir tek su içmiştim uyandığımdan beri.

Hamile olduğumdan emindim ama yine de Samet'ten haber bekliyordum. Bugün içerisinde haber vermesini bekliyordum dört gözle. O güzel haberi alayım ve aynı haberi Tolga'ya da vereyim.

"Burçin!" diye endişeli sesini duydum Tolga'nın. "Hayatım, iyi misin?" nefesimi düzene sokmaya çalışmamdan dolayı konuşamadım. Birkaç kapı tıklanmasından sonra içeriye girdi. Hızla yanıma gelip yere oturdu. "İyiyim," diyebildim kısık sesle. İçimdeki bücür, saat dinlemeden beni her durumda mahvediyordu.

Yüzümü avuçlarının arasına aldı. "Betin benzin atmış, kusmuşsun. Ne iyi olması Burçin!" sona doğru yükselen sesiyle ona baktım. Elimi elinin üstüne koydum. "Geçen gün doktora gittim ya, üşüttüğümü söylemişti hani. Arada kusmam normalmiş o yüzden."

Korkudan titreyen gözbebekleri yalanıma inanmadığını gösteriyordu. İki günde yalancının teki olmuştum.

İnanması için birkaç kez hapşırdım. "Sen giyinmeye devam et, ben elimi yüzümü yıkayıp geliyorum," dedim omuzundan tutunup ayağa kalkarken. "Hadi canım," benimle birlikte ayağa kalktı. Gözlerime baktı kısa bir süre. Daha sonra sıcacık dudaklarıyla alnıma öpücük kondurduktan sonra gitti.

Lavabonun başına geçip aynadan kendime baktım. Gerçekten de betim benzim atmıştı. Endişelendiği kadar vardı ama ona şu an güzel haberi veremezdim. Geceyi beklemeliydi. Yüzümü yıkadıktan sonra giyinme odasında olan Tolga'nın yanına vardım. Gömleğini daha yeni giyiyordu. Koşarak banyoya gitmemle korkmuştu.

Gömleğini giymesiyle arkasından ona sarıldım. Yanağımı sırtına yaslarken, "En sevdiğim parfümü sıkmışsın," dedim. "Mis gibi kokuyorsun."

Dudaklarının arasından ses çıktı. "Kıskandın mı Dinçer?" derken bana doğru döndü. Elleri belimi bulduğu sırada elimi gömleğinden bile hissettiğim kaslı kollarına koydum. "Evet," dedim. Kafamı eğip alttan ona baktım. "Ama ben kocama güveniyorum."

"Öyle mii?" dedi gülümseyerek. Aramızdaki komik iletişim hoşuna gitmişti. "Ama kocanın şirketinde bir sürü kız var?" diye sordu.

"Benim kocam hiçbirine bakmaz," dedim.

"Fakat kocan yakışıklı, karizmatik, kaslı, heybetli bir adam. Ya kızlar beni beğenir, yanıma yaklaşır-"

Elimi tersiyle karnına vurdum. "Tolga!" sesim yüksek ve kızgın çıkmıştı. Hepsi zorlaması yüzündendi ne yapayım. İki büklüm olduktan sonra kahkaha atarak doğruldu. "Gülme!" diye bağırdım tekrar.

Beni tekrar kollarının arasına alırken, "Güzelim benim," dedi. "Benim kalbimde de aklımda da sen varsın, başkasını ne yapayım?" diye sorduğunda kollarımı göğsümde bağladım. "Sen başkasına bir bak o zaman ne yapıyorum ben sana."

Şakağıma ve alnıma öpücük kondurduktan sonra göğsüne çekti yine. Bir süre öyle durduk. Vanilya kokusu yoktu bu sefer. Sıktığı parfümün kokusunu içime çektim. Bu koku... eskiyi hatırlattı bir an. Çocukluk zamanlarındaki Tolga'yı ve beni. Gözlerimi kapattım. Siyah hafif dalgalı saçı olan küçük Tolga gözümün önüne geldi. Yirmi üç yıllık hayatımın her anı onunlaydı. Her zaman dibimdeydi. Çocukken kavga eden biri değildi fakat konu ben olunca kavga etmediği kimseyi bırakmamıştı.

Doğacak çocuğumuz kız olsun erkek olsun, umarım onun gibi olurdu. Huyu suyu onun gibi olsun isterim. Benim gibi inat olursa ikimize de sabır dilerdim.

KAMELYA ÇİÇEĞİM - TamamlandıWhere stories live. Discover now