-6-

1K 63 2
                                    

Keyifli okumalar...

O gün, Ekinlere gittiğim günden bu yana iki gün geçmişti. Şirkette son günümdü. Bu iki gün boyunca Tolga'yla konuşmuştum tabii ki. Ne olursa olsun gülümseyerek cevap veriyor ya da geçiştiriyordum. Bir de arada laf sokmalarım vardı tabii. İki gün boyunca kuyruğu dik tuta tuta inmeyecekti artık.

Kahve yapmak için pencere tarafına gittiğimde Tolga'nın sesini duydum. "Bana da bir sade kahve yapar mısın?" tabii bu iki gün içinde ben ne kadar konuşursam konuşayım benden olabildiğince uzaklaşmıştı sebepsizce. Bok vardı sanki. "Tamam."

Beş dakika sonra yapmış olduğum kahvelerden birini ona götürdüm. Düz bir sesle "Afiyet olsun," dedim. Yüzüme dahi bakmadan teşekkür etti. Yemin ederim böyle giderse anksiyetem tutacak.

Kendi masama oturdum. Saat üçtü ve ben öğle yemeğine çıkmadan yapmam gerekenleri bitirmiştim. Yani şu an boş boş oturuyordum. Sosyal medyada gezinirken kapı çaldı. Tolga'nın o gür sesi duyuldu sonra. "Gir!" kafasını araladığı kapı aralığında uzatmış Elçin'i gördüm. "Kolay gelsin."

Onu görünce gülümsedim. "Sen buralara uğrar mıydın Elçin Hanım," sesi baya neşeli çıkıyordu. Benimle konuşurken hissiz olan sesi bir anda neşeli çıkmaya başlamıştı. Domuz!

"Hem ablamı göreyim hem de işi bittiyse kaçırayım diye gelmiştim."

"Evde canın mı sıkıldı?" diye sordum elimdeki fincanı masaya bırakırken. "Evet, bu yüzden seni kaçıracağım." 

"Tamam geliyorum," Tolga'nın bir şey demesine fırsat vermeden çantamı ve kot ceketimi alıp odadan çıktım. Çıkarken de bir şey dememiştim. Oh olsundu ona. Hiç konuşmadan şirketten çıktık Elçinle birlikte. Bugün şirkete Tolga'dan önce, kendi arabamla gelmiştim. Elçin'in de şansı vardı yani.

"Eee ne yapıyoruz?"

"Ekin ablayı da alıp bize gidiyoruz," dedi sırıtarak. "Bugün bizde kalacak. Yani zor ikna ettim."

"Yalnız benim arkadaşım?"

"Benim de bir nevi ablam?" soruya soruyla karşılık vermesinden nefret ediyordum. 

Annem bugün cuma olduğu için sabahtan Yalova'ya, anneannemlerin yanına gitmişti. İki haftada bir olmak üzere Yalova'ya gidiyordu. Arada biz de gidiyorduk tabii. Annem olmasa da gidiyorduk olsa da gidiyorduk.

Evde sadece üçümüz olacağımız için biraz daha rahat olabilecektik.

"Çok bilmiş! Bin hadi."

İkimiz de hazır olunca gideceğimiz yönün tersine sürmeye başladım arabayı. Daha iş çıkışı saatleri olmadığı için trafik yok denecek kadardı. Elçin sanki evde bir dolap dolusu abur cubur yokmuş gibi markete uğramış, birkaç poşetlik alışveriş yapmıştı.

Kısa bir yolculuğun ardından Ekinlere gelebilmiştik. Binanın hemen önünde sırtında çantayla bekliyordu. Elçin öne oturması için kalktı ve arkaya geçti. Ben desem yapmazdı ama Ekin istemeden yapıyordu. "Nasılsın canım?" kollarımı açıp sıkıca sarıldım.

"İyiyim balım, sen nasılsın?" kemerini bağladı. "İyiyim," dedim. "Size bir sürü dedikodum var!" o da neşeliydi. Benim dışımda herkes neşeliydi.

"Kiminle ilgili," dedi. "Bir de şu en son ayrıldığım eski sevgilimle ilgili," Sonat'tan bahsediyordu.

"Ne olmuş Sonat'a?"

"Evde anlatırım," baya baya neşeliydi. Ağzı kulaklarındaydı hatta. "Bu da bombayı atıp susuyor. Olmaz ki ama böyle."

Ekin, Elçin'e dikiz aynasından baktı. "Sus kız."

KAMELYA ÇİÇEĞİM - TamamlandıWhere stories live. Discover now