∽FİNAL∽

584 14 0
                                    

Keyifli okumalar...

Elimdeki yelpazeyle kendime rüzgâr yaparken güneşin altında bir o yana bir bu yana koşuşturan Tunahan, Elçin ve Sadem üçlüsünü izliyordum. Bahçede top oynayacağım diye tutturan Sadem'e Tuna ve Elçin de katılınca üçüyle baş edemeyip tamam demiştim.

Elim usulca karnıma gitti. 18 hafta. Yani dört buçuk aylık hamileydim. Sadem dört yaşına girince planlarda dahilinde gelişen bir hamilelik olmuştu.

Kızdı. Sadem'e yeni bir oynayacak kişi geliyordu. O bunu öyle dillendiriyordu. Dili döndükçe tabii.

"Dayı!" çığlık çığlığa Elçin'e doğru kaçtı. Çığlığına ikisinden birer kahkahayla cevap aldı.

Pür dikkat üçünü izlerken bir anda durup kollarını göğsünde bağladı. İki yandan topladığım turuncu saçları yüzüne döküldü. Kaşlarını çatmış bir şekilde dudaklarını büzerek ikisine baktı. "Sadem," dedim oturduğum yerde hafifçe doğrularak. "N'oldu annem?"

Hiçbir şey söylemeden asker yürüyüşüyle sinirli sinirli yanıma geldi. Önümde durduğunda bacaklarımı açıp araya girmesini bekledim. İstifini bozmadan bana bakıyordu. Al al olmuş yanaklarını okşayıp sulu sulu öptüm. "N'oldu kızım?"

Arkasına dönüp teyzesine ve dayısına kısa bir bakış atıp geri bana döndü. "Tok hızlı oynuyolar," gözünün önüne gelen saçını arkaya itip renkli gözlerini ortaya çıkardı.

Dört sene önce gördüğüm rüyadaki Sadem'di. Resmen öyle bir çocuk doğurmuştum. Annemin ve Elçin'in göz rengine sahipti.

"Kızdıyolar beni."

Belinden tutup kendime çektim. "Sen de hemen her şeye kızıyorsun sanki?" sorduğum soruya sadece daha da kaş çatmakla yetindi.

Tuna ve Elçin yanımıza gelip hasır sandalyelere oturdular. Elçin'e bakıp, "Ya bi yerim kanasaydı?" Elçin'e bakarak sorduğu soru ve yüz ifadesini Elçin'e kahkaha attırmıştı.

"Daha neler turunç," dedi Elçin. Eliyle bahçeyi gösterirken, "Düşüp bir yerini kanatacağın bir şey yok burada."

Omuz silkip Tuna'ya döndü. "Çurukata alırsanız küşmem," yaptığı rüşvet teklifiyle ağzımı açık bıraktı. Bu çocuk bunu nereden öğrenmişti?

Haftada iki kere gittiği oyun evinde olacağını sanmıyordum. Ya da olabilir miydi?

"Çurukata ne güzelim?" Tunayla göz temasını kesmeden, "Çurukata işte dayı. Böyle çok güsel tadı var. Ağzımı kirlettiğim yiyecek."

Tuna kafasını kaldırıp bana baktığında güldüm. Dudaklarımı oynatarak, 'çikolata' dedim.

Sadem'in dilinin dönmediği birkaç kelime vardı, onlardan birisi de çikolataydı.

"Çikolata o, çurukata değil."

"Tamam işte," dedi bilmiş bilmiş. "Çurukata."

Tuna kıkırdayıp bana baktı. Kaşlarımı yukarı kaldırdım. "Peki öyle olsun," arkasına yaslandı daha sonra.

"Eee alaçak mısın?"

"Maalesef."

"Yaaa!" bacaklarımın arasında hareket edebildiği kadarıyla bir ayağını yere vurdu. "Bana ne!"

"Sadem!" uyarı dolu sesimle bana döndüğünde bu sefer kızgın bakışlarının hedefi ben olmuştum. "Daha az önce yedin annecim," dedim sakince. "Sadece günde bir tane diye anlaşmıştık, biliyorsun."

"Yarın için alsın dayım o saman."

Yenilmişlikle, "Kızım evde bir sürü çikolata var her gün yemen için. Bir tanesine daha gerek yok."

KAMELYA ÇİÇEĞİM - TamamlandıWhere stories live. Discover now