-25-

616 32 0
                                    

Keyifli okumalar...

Yüzüme çarpan soğukla titredim. İliklemediğim son düğmeyi de ilikledim. Gökyüzünde kar havası vardı. Bu yüzden olması gerekenden daha fazla soğuktu. Beni arabanın önünde bekleyen Elçin'e doğru hızla koştum. Koşarken ayağımda babetten dolayı kayar gibi olsam da son anda toparladım. Arabanın kilidini açmış tam binecekken Elçin'in kaşlarını çatarak arkasına baktığını gördü. "Cem niye burada?"


Arkamı dönüp baktığımda havanın soğukluğu umurunda değilmiş gibi montunun önü açıktı. Sırıtarak bize doğru geliyordu. "Bu çocuk salak," dedim kendi kendime. "Buluşacak mıydınız?"

"Hayır," dedi. "Yani buluşmayı düşündük ama onun saat 7'ye kadar dersi vardı," koşar yanımıza ulaştığında bana sarıldı. "Nasılsın çilli surat?"

"İyiyim de senin ne işin var?" bakışları Elçin'i buldu. "Kaçırmaya geldim. Buluşacaktık da."

Kafamı salladım. "Peki madem ama fazla geç olmadan getiriyorsun kardeşimi. Aratıp durma kendini," hızla kafasını sallarken Elçin'in yanına gelmesini bekledi. Birlikte yanımdan ayrılırken arkalarından el salladım.

Arabaya binmeden önce ana binadan çıkan Çağatay'ı gördüğümde bakışlarını benden çekerek bahçeden çıktı. Nişan gününden sonra hiçbir şekilde benimle karşılaşmamaya çalışıyordu. Artık tehditten mi yoksa olmaması gereken bir şeyden dolayı mıydı bilmiyordum. Tabii Tolga arkadaşlarına Çağatay'ı nereden tanıdıklarını sorduğunda Gökay'ın nişanlısının akrabası olduğunu öğrenmişti. Allah'tan karşılaşacağım bir insan olmayacaktı. Hem okulda ayrı hem de dışarıda ayrı... Düşüncesi bile sinirimi zıplatmaya yetmişti.

Okulun çevresinden sakince uzaklaştım, radyodan rastgele bir şarkı açıp mırıldanmaya başladım. Havanın kapalı ve soğuk olmasına karşılık melodisi yüksek enerjili şarkıyı söylüyordum. 

Nişandan sonra Elçin biraz durgunlaşmıştı. Serkan'ın sevgilisi olduğunu öğrenmiş, öğrenmekle de kalmayıp gözleriyle görmüştü. Yani inanmazlık yapamaz ya da salağa yatamazdı. Okul dışında her dakika yanında olmaya çalışıyordum. Onun dışında birkaç gündür Cemle muhabbeti bayağı ilerletmişlerdi. Yine konuşuyorlardı arada bir ama bu kadar değildi.

Telefonumun sesini duyduğumda yanıtla kısmına basıp hoparlöre verdim. "Okuldan çıktın mı kızıl kafa?"

"Çıktım canım, ne oldu ki?"

Boğazını temizledi. "Annemler birkaç günlüğüne çiftlik evine gittiler," dedi. "Bize gelsene, yemek yeriz."

Dudaklarımda beliren gülümsemeyi umursamamaya çalıştım. "Ajandama bakmam lazım önce," gülümsemesi kulaklarımı doldurdu. "Eve uğrayıp geleyim olur mu?"

"Olur güzelim, bir saate görüşürüz o zaman."

"Görüşürüz," aramayış sonlandırdıktan sonra kapattığımı şarkıyı açtım ve mırıldanmaya devam ettim. Eve geldiğimde arabayı hemen evin önüne park edip indim. İçeri girdiğimde annemin daha gelmediğini Nezahat ablanın ise mutfakta olduğunu gördüm. Nezahat ablaya baş selamı vererek merdivenleri çıktım. Beni koridorda karşılayan Artemis'i eğilip kucağıma aldım. "Hanımefendi beni mi özlemiş," ince havlama sesinden sonra gülerek başından öptüm.

Sabahları yanıma gelip beni uyandırıyordu. Geldiği günden itibaren genellikle onun sayesinde uyanıyordum. Odama girdiğim gibi Artemis'i yere koydum ve çantamı, kabanımı çıkardım. Dolabımdan çıkardığım salaş kıyafetleri giyinme odasına bırakıp üstümü çıkardım.

KAMELYA ÇİÇEĞİM - TamamlandıWhere stories live. Discover now