-29-

379 28 0
                                    

Keyifli okumalar...

Sabırsızca oradan oraya gidip geliyordum. İki gündür aşinası olduğum binada Tolga'nın serbest bırakılmasını bekliyorduk hepimiz. Tırnaklarımın etrafındaki etleri koparmaktan kıpkırmızı olmuştu. Ceren, Yaşar'ın sorgusunda onu bekliyordu. Tolga ise yine nezarethanede çıkmayı bekliyordu.

Durmaksızın titreyen bacağımı en sonunda Elçin tuttu. "Yeter!" az önce Cemle birlikte gelmişlerdi.

Meraktan çıldırmak üzereydim. Rastgele bir konu olmadığı için merakım üç katına çıkmıştı. Görüş açıma Ceren'in girmesiyle yasladığım koltuktan doğruldum. Ağzı kulaklarında hızlı adımlara yanımıza geldi. "Tolga serbest bırakılacak!" o anki heyecanla yanımdaki Elçin'e sarıldım. Bu iki gündür aldığım en güzel haberdi!

Kollarımı bu sefer Selma teyzeyi bulduğunda Ceren ileriyi gösterdi. "Ben şimdi nezarethaneye gidiyorum, birazdan Tolga ile beraber geliriz," o yanımızdan ayrılırken biz sevincimize kaldığımız yerden devam ediyorduk. "Şükürler olsun Allah'ım!" Selma teyze bu sefer mutluluktan ağlıyordu. Benim çoktan gözlerim dolmuş akması için Tolga'yı bekliyordu adeta.

Titreyen ellerimle Selma teyzeyi tuttum. Sağ elimi iki elinin arasına alıp öptü. "Güzel kızım benim," dolu gözlerle gülümseyerek ona baktım.

Ferhat kutlama yapıyormuşçasına hepimize birer çay getirdiğinde ilk ben aldım. Gerçekten buna ihtiyacım vardı. Sıcak çaydan bir yudum aldıktan sonra etrafımdaki insanları izledim. Hepsi gülümseyerek bir şeyler söz ediyordu ben ise susmayı tercih etmiştim.

İçim kıpır kıpırdı. Kalbim zaten yerinde durmuyor olması gerekenden hızda atıyordu. Bu beni daha heyecanlandırmaktan başka işe yaramıyordu. Sonunda aklanmıştı, sonunda kavuşacaktık ve onu hiç bırakmayacaktım. Sevdiğim vanilya kokusuyla aş yaşayacak, kahvelerini her gördüğümde içim gidecekti. Bu iki gün bana o kadar uzun gelmişti ki... sanki iki yıl gibiydi.

Canımın içi, sonunda kavuşuyoruz!

Ekin'e Tolga'nın serbest bırakıldığına dair kısa bir mesaj yazıp gönderdim. Telefonumu tekrar cebime koyduğum sırada herkesin Tolga'nın sesini haykırmasıyla kafamı hızla kaldırdım.

Müptelası olduğum kahveleriyle bana bakıyordu. Koşarak yanına gidip sarıldım. Kokusunu derin derin içime çekip boynuna minik minik öpücükler kondurdum. Onun da benden aşağı kalır yanı yoktu. Sıkıca kavradığı belimi okşuyor kafasını gömdüğü saçlarımı koklayarak öpüyordu.

"Çıkacağını biliyordum!" onu görmenin mutluluğundan dört köşe olan sesime karşılık gülümseyip göz kırptı.

Benden ayrıldıktan sonra tek tek herkese sarıldı ve tekrar benim yanıma geldi. Kavuşan ellerimize baktım. Kemikli parmaklarıyla elimi sıkı sıkıya tutuyordu. Ellerimize baktığımı anlamış olacak ki kendine çekip elimin üstüne uzun öpücük kondurdu.

Bir daha gelmek istemeyeceğim binadan çıkıp arabalara doğru ilerledik. Arabaya binmek için ayrılacağımız sırada kollarımı beline doladım. Saçımı öpüp geri çekildi. "Eve gidince hemen hazırlan, çiftlik evine gideceğiz. Birkaç gün kalırız."

"Birkaç saat uyusaydın, ondan sonra giderdik."

Olumsuzca kafasını salladı. "Seninle uyumak istiyorum," gözlerinin altı ne kadar koyulaşmış olsa da gözleri parlıyordu. "Tamam canım."

İki parmağının arasına burnumu alıp sıktı. "Canın yesin seni," gülerek yüzümü buruşturdum. "Seni almaya gelirim. Birkaç gün kalacağız, ona göre," kafamı sallayıp yanağından öptüm. Ulu orta ve bizimkiler varken dudağından öpemezdim.

KAMELYA ÇİÇEĞİM - TamamlandıWhere stories live. Discover now