-52-

270 9 0
                                    

Keyifli okumalar...

Dolan gözlerimi umursamamaya çalışarak gözlerimi kırpıştırıp ekrana döndüm. Elleri, ayakları, burnun gelişmişti artık. Bariz belli oluyordu. Küçücük oluşu ve doğduğunda bana muhtaç olacak oluşu beni tuhaf hissettiriyordu.

"Gelişimi son derece normal gidiyor," dedi Samet ekrana bakarak. "Herhangi bir aksilik yok."

Elimi tutan Tolga'ya döndüm. Buraya her gelişimizde ağzı kulaklarındaydı. O kadar tatlı ve komik bir görüntü bahşediyordu ki bana hep onu seyredesim geliyordu.

"Peki doğum nasıl olacak?" Tolga'nın sorusuyla Samet'in bakışları ona döndü. Doğum yaklaşmaya başladıkça normal doğumu ve sezaryen doğumu araştırıyorduk. "Sekizinci ayda daha net bir şey söyleyebilirim. Gelecek ayki kontrolde tekrar konuşuruz bunu."

Bakışları bana döndü. "Artık süt içmene gerek yok. Vitaminlere ve sağlıklı beslemene devam etmen yeterli," kafamı salladım. Uzatılan peçeteyle karnımı sildikten sonra Tolga'nın yardımıyla doğruldum.

El ele klinikten çıktıktan sonra arabaya bindik. Geçen hafta doğum iznine ayrılmıştım ve hep evdeydim. Arada Elçinle annem ya da Ekin geliyordu. Bazen de Selma anne. Bahadır ve Gökdeniz Ekinle beraber akşam misafirliğe geliyorlardı.

Tabii ki Tolgayla her zamanki gibi futbol muhabbetinden başlayıp devam ettiriyorlardı sohbetlerini.

Sadem için kıyafet alışverişine gitmek için arabaya bindik. Selma annenin bugün bir sürprizi vardı bize. Kontrolden sonra hemen eve gelmememizi söylediği için biz de Sadem'e alınması gereken kıyafetleri alacaktık.

Zaman azalmıştı. Prensesin her şeyi hazır nazır olmalıydı.

Elimi tıraşlı ensesine attığımda, "Cemle konuştun mu hiç son zamanlarda?" diye sordum. Kırmızı ışıkta duran arabaların arasına karışan arabayı yavaşlattı.

Anında kaşları çatılırken, "Hayır," dedi düz sesiyle. "Görünmesin uzun bir süre gözüme."

Yanağımın içini dişledim. "Çok mu üstüne gittin? Sanki biraz fazla olmuş gibi geldi," dedim tepkisini ölçmeye çalışarak.

"Asla," diyerek tersledi beni. Yeşil ışığın yanmasıyla arabayı hareket ettirdi. "Yaptığım ve dediğim her şeyi hak etti o. Hatta az bile yaptım."

"Ne demek az bile yaptım? Çocuğu dövmüşsün resmen hayatım."

"Dövmedim. İki hırpaladım sadece," tek kaşım havaya kalktı. Cem'in yüzündeki yaralar ve morarmalar gözümün önüne geldi.

Resmen dövmüştü!

Sakin kalmaya çalıştım. Cem'i savunursam tartışma çıkabilirdi. Elçin'i korumak istediğini de biliyordum.

"Aynı şeyi sen yaşasaydın? O zaman da mı karşı tarafı haklı görecektin?" saniyelik yüzüme baktı çatık kaşlarıyla.

"Ben Elçin'i düşünüyorum can şenliğim. Cem'i zamanında çok uyardım ama dinlemedi beni. Bu ilişkinin olmaması için onu ikna etmeye çalıştım ama dinlemedi. Böyle bir şey olacağını da tahmin ediyordu bence. Ne kadar kuzenim olsa da düşüncesiz, aklı havada. Diğer ilişkileri gibi olmayacağını düşünmüştüm bir süre sonra ama yanılmışım. Kimse kusura bakmasın ama kız kardeşim gibi gördüğüm kişinin böyle biri tarafından üzülmesini istemiyorum."

Soluksuz kurduğu cümle karşısında derin nefes aldım. Ne dersem diyeyim kendini haklı görecekti. "Peki," dedim kabullenmişlikle. "Fakat ileride Sadem doğup büyüdüğünde aynısını onun için yaparsan karşında beni bulursun canım."

KAMELYA ÇİÇEĞİM - TamamlandıWhere stories live. Discover now