-30-

451 26 0
                                    

Keyifli okumalar...

Banyodan çıkmış dolabımın karşısında ne giysem diye bakınıyordum. Bugün öğretmenler günü yemeği vardı. Okuldan eve geldikten sonra direkt banyoya girmiş bir saat sıcak suyun altında oyalanmıştım. Kasım ayının sonlarına geldiğimiz için hava daha da soğumuştu. Sevdiğim mevsime geçiş yapacağımız için mutluydum.

Elbiselerin arasında ellerimi gezdirirken şık fazla abartı olmayan elbise gözüme çarptı. Hiç giymemiştim. Karşıdan etek gömlek gibi dursa da elbiseydi. Askılıktan alıp kolumun üstüne koydum. Yanı başımda duran Artemis'i arkamda bırakarak giyinme odasına geçtim.

Elbiseyi giyerken giyecek olduğum ayakkabıyı düşünüyordum. Çıkardığım kıyafetleri alarak banyodaki kirli sepetine attım ve tekrar ayakkabı dolabının karşısına geçtim. Parlak, tek bant siyah ayakkabı çıkardıktan sonra kenara koydum.

Makyaj masamda saçımı kurutmaya başladığım sırada içeriye Elçin girdi. "Kızıl kraliçe, bu ne şıklık böyle," sesten dolayı bağırmıştı. Gülümseyerek saçımı kurutmaya devam ettim. İşim bitince sandalyeyle birlikte yatağımda oturan Elçin'e döndüm. Kucağındaki Artemis'le oynuyordu. "Saçını ben yapayım mı?" istekli soruşuna kafamı salladım. Banyoya girmeden önce çıkardığım maşayı alıp fişe taktı.

"Cemle çok fazla sıkı fıkısınız bakıyorum?" sorumla saçımı tarayan elleri durdu. "Arkadaş işte."

"Emin misin fındık kurdu?" aynadan gördüğüm kadarıyla bakışlarını yere indirmişti. "E-evet, niye sordun ki?"

Omuz silktim. "Bu haliniz çok gözüme çarptı. Nereye gidecek olursan yanında Cem de oluyor," ısınan maşayı ona uzattım. "Ondan sordum."

Anladığını belirtir şekilde kafasını salladı. "Bizim Cem işte, iyi çocuk," ses etmedim. Bir şeyler vardı ama söylemiyordu ama içi içini yediğini de biliyordum. "Hadi söyle."

Maşaya doladığı saçımı serbest bıraktı. "Off, nasıl anlıyorsun hemen?"

"Ben senin ablanım canım, her şeyi anlarım," konuşması için aynadan ona baktım. Bakışları saçımdaydı ve hiç kafasını kaldırmamıştı. "Galiba, Cem bana karşı bir şeyler hissediyor," şaşırmadım. Böyle bir şeyin ben de farkındaydım. Cem gerçekten Elçin'e karşı bir şeyler hissediyordu sonunda da Elçin bunu görebilmişti. "Biliyorum, duymak istediğim başka bir şey var."

"Ne demek biliyorum? Bildiğin halde bana söylemedin mi?"

"Valla ben karşıdan baktığımda şıp diye anladım, sen kör olduğun için anlamadın," saçımın biten kısmını omuzuma doğru çektim. "Ve evet söylemedim kendin gör istedim."

"Çok kötüsün!" kahkaha attım. Bu konularda Elçin'i sıkıştırmak hoşuma gidiyordu. Sadece Elçin'i değil etrafımdaki kendime yakın insanları da sıkıştırmayı seviyordum. Sergiledikleri hareketler ve tavırlar komiğime gidiyordu.

"Dinliyorum," saçımı bırakıp elindeki maşaya dikkat ederek kalçasını masaya dayadı. "Ona karşı bir şey hissettiğim yok. Sadece arkadaşız ve iyi anlaşıyoruz."

"Peki, öyle olsun," saçımın geri kalan kısmını başka şeylerden muhabbet ederek bitirmişti. Onun bitirmesiyle ben de makyajıma başlamıştım. Yaptığım hafif makyajdan sonra köşede duran boy aynasına geçip bakındım. Abartıdan uzak şık olmuştum.

Aldığım parlak siyah renkteki çantayı koluma taktıktan ve topukluları elime aldıktan sonra birlikte aşağı inmiştik. Mutfakta Nezahat ablayla muhabbet eden annemi gördüğümde annem bana döndü. Elçinle yan yana dizilmiş anneme bakıyorduk. "Çok geç olmadan eve geliyorsun hanımefendi."

KAMELYA ÇİÇEĞİM - TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin