-49-

267 12 0
                                    

Keyifli okumalar...

Elçin'in oradan oraya koşturmasını yorularak izledim. Sabırsızlıkla beklediği bir sonraki kontrol gelmişti. Cinsiyeti öğrendiğinde sevinçten bir oraya bir buraya gidip geliyordu.

Annemle ikisi alt kattaki kütüphaneye kapanmış cinsiyeti öğreneceğimiz kutuyu hazırlıyorlardı. Öğlen saatleri olduğu için daha kimse yoktu. Tolga sabah beni annemlere koyduğu gibi boş durmamak için spora gitmişti.

Tabii arada bir beni kontrol etmeyi de unutmuyordu.

Nezahat abla bahçede bir şeylerle uğraşırken ona görünmemek adına hızla salondan çıkıp merdivenleri inmeye başladım. Parmak uçlarımda sessiz sessiz inerken yaklaştıkça netleşen seslere kulak kesildim.

Balon sesleri geliyordu. Kutunun içine balon koyacaklarını söylemişti Elçin. Bunu bile zorla öğrenmiştim. Yoksa asla söylemeyecekti.

Dudakları, mıhlanmış gibi kapanmıştı.

Merdivenlerin sonuna geldiğimde ayakkabımın topuğunun ses çıkarmamasına özen göstererek ellerimi kapıya yasladım. Kulağımı kapıya yaslayıp sesleri duymaya çalıştım. "Şunu verir misin anne?" dediğini duydum Elçin. Balon haricinde hışırtı sesleri geldi.

"Onu öyle yapma yavrum," annemin sesi olabildiğince kısıktı ve kelimeleri zor seçiyordum. "Elçin, öyle değil o..." Elçin ofladı. "Ay Elçin onu öyle yapmayacaksın dedim! Uçlarından bağla balonları!"

"Bağırma anne ya!" Elçin'in isyan edercesine çıkan sesine kıkırdadım. Allah bilir ne yapmıştı da kadını delirtmişti.

Kendimi kastığımdan dolayı ağrıyan sırtımın ağrısını geçirmek için doğruldum. Önüme düşüp duran saçımı bağlamak için kolumu kaldırdığımda dirseğim kapıya çarptı.

İçerideki sesler kesildi. Nefesimi tuttum. Gerginlikle beklediğim birkaç saniyede adım seslerinin ardından kapı açıldı. Elçinle burun buruna geldim. Kaşlarını çatarak bana bakarken gülümsemeye çalıştım. "Abla?" mahcup hareketlerle geriye doğru gidip göz göze geldim.

"Fındık kurdu?"

"Ne işin var senin burada?"

"Şey..." bakışlarımı ondan alıp arkasındaki eşya kalabalığına ve anneme çevirdim. Annem elini beline koymuş bize bakıyordu. "Ney?" dedi Elçin kafasını sağ tarafa kaydırarak.

"Sizi merak ettim de," inanmamış bakışları yüzümde gezindi. "Yemem ablacım," dedi omuzlarımdan tutup beni döndürürken. "Şimdi doğru yukarı çıkıyorsun."

"Of Elçin of!"

Küçük çocuklar gibi tepine tepine salona geri döndüm. Merak ediyordum işte. Normal bir şeydi bu.

Dünden beri kuduruyordum meraktan. İçimde hâlâ erkek olacağına dair beklenti vardı. Fakat Elçin'in dün öğrendikten sonra o kadar sevinmiş olması, ufaklığın kız olma ihtimalini artıyordu.

Yenilmişlikle yerime oturdum. Elim daha da büyümüş karnıma gitti. Gülümseyerek ufak ufak karnımı okşarken Nezahat abla elinde meyve tabağıyla geldi. "Tolga oğlumun isteği," deyip tabağı elime tutuşturup gitti.

Tolgayla inatlaşmıyordum artık. O kadar normal karşılıyordum ki her isteğini bazen o da şaşırıyordu. Her sabah onun zorlamasıyla içtiğim ballı sütü, artık uysal bir kedi gibi kabullenip içiyordum.

Dün akşam evde spor yaptıktan sonra salonda film izlerken şaşırdığını dile getirmişti. "İyi misin can şenliğim?" diye sorduğunda gayet normal bir şekilde cevaplamıştım. "Kaç gündür dediğim hiçbir şeye karşı inatlaşmıyorsun, şaşırdım," demişti.

KAMELYA ÇİÇEĞİM - TamamlandıWhere stories live. Discover now