Bölüm 16: Kurt Bakışlım

739 154 492
                                    

Merhaba güzel ressmlık ailesi. Öncelikle dünya kadınlar günümüz kutlu olsun. İyiyiz inşallah hepimiz?

sehrialem kitaplarına bakmanızı tavsiye ederim. Özellikle amirin kızı olan. Hadi benim koçlarım göreyim sizi.

Ve profilimdeki çekilişi es geçmeyin. Herkes mutlaka baksın. Çok güzel bir çekiliş. Hepinizi bekliyorum ressamlık gülleri. Etiket yapmayı unutmayın.

Okuduğum bir kitapta çok güzel bir söz vardı. Üzerinize çığ düşüp altında kaldığımız zaman ne tarafın doğru yer olduğunu bilemezmişiz. Kazıp kazıp kazıp en sonunda toprağı bulabiliriz mesela. Ama o toprağa ulaşmadan da içinde sıkıştığımız durumun ne tarafının doğru olduğu bulamayız. Hata yapmadan doğruyu bilemez, denemeden yanılamayız. Bazılarımız şanslı olup doğru yeri bulabilir belki ve fakat bazılarımız toprağa ulaşabiliriz bu hayatta.

Çünkü yağmur yağmadan gökkuşağı bile çıkmıyordu.

Öyle bir hayatın içindeydik ki, sürekli sınanıyor, sınavı geçmeden feraha ermiyorduk. Sınavı geçip geçmemek bizim elimizdeydi. Hissediyordum. Sınavım yakındı. Geliyordu gelmekte olan. Yaklaşıyordu yaklaşmakta olan.

Ve yeni haftayı harbi sınavlarla bitirmiş, bir haftalık aradan sonra cuma günü okul çıkışı spor salonuna girmiştik. Hafta boyunca ara veriyorduk, çünkü ertesi günün sınavlarına çalışamıyorduk. Okçuluk bizim sevdiğimizdi ve fakat hobi olarak olması gerekiyordu.

"Bir haftadır ağzından tek kelime çıkmadı," dedi Demir Han, ikimizin düellosu vardı.

"Ne konuda?"

"Kütüphanede bir şeyler söyledin ya hani... Oltayı attın ama taşın üzerinde bıraktın." Oklarımızı fırlattık. Benimki daha iyi bir noktadaydı ve hemen ardından diğer oku aldık elimize.

"Belki olta attığım yerde balık yok?"

"Amk benim ya işte balık," dediğinde ikinci oklarımızı attık ve gülmeye başladım. Aslında söylediğine güldüm ama bizim oğlanlar ikinci atışımın da iyi olduğuna güldüğümü sanıyorlardı.

"Hafızan bayağı kuvvetli ama koçum," dedim gülerek. Üçüncü oklarımızı aldık.

"Balım kaptan eğleniyor," dedi Furkan.

"Bir gün şu gülme işini ben de yaşamak istiyorum," dedi Mücahit, "Demir Han dört sene aralıksız ok atmış bir adam, Balım desen çocukluktan, biz lisede başladık amk. Harbi harbi şu düelloyu yaşamak istiyorum."

"Sık götünü," dedi Yasin, "Belki o zaman..." Üçüncü oklarımızı da attığımız zaman sonuç ortadaydı. Zaten son düello ikimizindi, çalışma bitmişti ama boş durmayacaktım.

"Yasin," dedim ters ters. Yüzüne bile bakmadan ok ve yayımı yerine koydum. Yasin ayağa kalktığı zaman yine yüzüne bakmadan, "Spor salonu temizleme vakti," dedim.

"Sebep?" dedi şaşkınlıkla. Spor salonunu zaten ara ara temizlerdik ama genelde atışları kötü olan temizlerdi. Ama bu sefer hatası olan temizleyecekti.

Ses kaydında duyduğum sözlerin hiçbirisini ne Melike'ye, ne diğer kızlardan birisine anlatmıştım. Ama yaptığı hatanın bedelini bir şekilde ödemeliydi, yoksa hatası tekrarlanırdı. Ve bu tek seferlik bedel de değildi, devamı gelecekti. Kızlar çok yorgun oldukları için eve gitmişlerdi. Yanımızda olmamaları işime gelmişti.

"Al şu malzemeleri," deyip önüne bıraktım. Hala bir şaşkınlık vardı üzerinde.

"En düşük puan bende değildi ki," dedi yüzüne baktığım zaman.

Adam OlHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin