Bölüm 39: Gitmiş miydi?

439 100 443
                                    

Yazarın anlatımıyla...

Korktuğumuzun başına geldiği şu hayatta enerjimiz nereye çok yüklenirse onu yaşıyorduk. En çok korktuğumuz olay başımıza gelince, aslında öncesinde ne yaparım diye düşündüğümüz şeyler gelişi güzel gelişiyor ve bir şekilde hayatta, ayakta kalıyorduk.

Benim başıma gelmez, ben yapmam dediğim ne varsa yapmıştım.

Bazılarınız benim özel hayatımı kısmen biliyor, aslına bakarsanız, buralarda okuduğunuz pek çok şeyde ben gizliyim. Bir şekilde beni okudunuz. Farklı bir karakterde, farklı bir örgü içinde ama benim düşüncelerimi, yaşadıklarımın bazılarını buralarda gördünüz. Ama gayet tabii hangisi ne zaman olmuştu bunu bilemiyordunuz.

En yapmam dediğim şeyi yaptıktan sonra ne yaptım ben sorusunu kendime sorduğumda her şey için çok geçti.

O yüzden, bir karar vermeden önce lütfen oturup sakin kafayla düşünmeye çalışın. Hangi hatanın sonuçlarına katlanırsınız, hangi günahın bedelini ödersiniz, hangi iyiliğinize karşılık size o hayat bahşedilir?

Melike, yapmam dediği şeyi yapmak zorunda kaldığında her şey için artık çok geçti. Annesinden telefon geldikten sonra kimseye bir şey belli etmeden arkadaşlarından ayrılmıştı. O evden çıkış ilk kez bu kadar zor gelmişti ona. İçini kurtlar kemirirken kendini bir ağaç gibi hissediyordu. Yerlere kök salmış, toprağı sahiplenmiş, dimdik ayakta durmuş ve fakat içine kurtlar kaçmıştı.

Yolun sonunda ne yaşayacağını bilmemekle beraber evine girdiğinde annesi ve teyzesi onu karşıladı. Annesi berbat görünüyordu.

"Anne," dedi telaşla, teyzesi sessiz olması için sus çizgisine işaret parmağını götürdü. İkizler Melike ablalarının odasında uyuyorlardı.

"Ne bu hal?" dediğinde salona geçmişlerdi. Teyzesi kapıyı kapattığı gibi Melike'nin önünde diz çökmüştü.

Annesini dikkatle inceleyen Melike, sağ gözünün altında kızarıklık gördü. Ellerinde küçük küçük darbeler vardı. Melike aslında daha kötü haldeydi ve fakat annesini düşündüğü için şu an kendini görmüyordu.

"Senin halin ne kızım?" dedi annesi ağlayarak. Sessizce konuşuyorlardı.

"Beni boş ver," dedi sinirle, "Asıl sana ne oldu anne, ne oldu?"

"Melike sakin ol teyzem," dedi teyzesi, "Sana bir şey söylememiz gerek ama sakin ol kızım, her şeyi yoluna sokacağız." Teyzesi İpek hanım pahalı kıyafetler, bakımlı saç ve cildiyle ancak çok yorgun gözleriyle yeğeninin gözlerine bakarak sakin kaldığına emin olana kadar sustu.

"Anlat teyze," dediğinde istem dışı ağlamaya başlamıştı. Bu konuşmanın yolu yoktu. Yolsuz bir konuşmada hangi dağları aşıp da sonuna varacaktı?

"Kızım gidiyoruz," dedi annesi aceleyle. Ardından teyzesi anlatmaya başladı.

Akşam Melike'nin babası içip içip eve gelmişti. Annesi ağrılarından dolayı uyuyamayıp salonda kuran okurken kocasını bekliyordu. Ne olursa olsun işte, bu adam onun kocasıydı.

Adam devrilerek içeri girince annesi hızlıca yanına ulaştı. Kolundan tutup kaldırmaya çalışırken bir yandan dudaklarını oynatarak kuran sonrası duasını topluyordu. Kocasının kulak hizasında söyleyince adam sinirlenmeye başladı. Ona büyü yaptığını, o yüzden bu halde olduğunu düşünüyordu. Zaten karısının ona dokunmasını dahi istemiyordu. Git gide diğer kadının dediklerini dinleyen bir ahmak olmuştu.

Annesi o an sinirlenip kendini tutamadı. Başladı adama söylenmeye. Onu aldattığını bildiğini, telefonlarını dinlettiğini, ondan nefret ettiğini söyledi. En azından kızına bunu belli etmemesi gerektiğini söyleyince adam kendinden tamamen geçti. Annesini tartaklamaya başladı. Kollarını sıktı. Sırtını duvara vurdu. Tokat attı. Elleri kırılmadı bunları yaparken. Hepsini yaptı. Annesi zaten ağrıları yüzünden zor ayakta duruyordu. Adam onu biraz daha tartaklarken bir an aklına Melike geldi. O burada olsaydı kesin gelir annesini kurtarırdı. Hızlı ama savsak adımlarla Melike'nin odasına ilerledi. Kapıyı açtığında kızını orada göremeyince kadına tekrar bağırmaya başladı. Kadın ne söylese adama anlatamadı.

Adam OlWhere stories live. Discover now