Bölüm 18: Künefe Suratlı

532 145 466
                                    

#künefesuratlı

#reçelkavanozlarım

Göreyim sizleri ressamlık kızları. Bölümü coşturun hadi. Size güveniyorum koçlar. Bal küpüsünüz siz.

Herkesin bu hayatta bir dönüm noktası vardır. Mesela bazı insanlar, hatta bir çoğumuz insanlara çok güveniriz. Bazılarımız her şeye hemen heves ederiz. Bazılarımız umduğunu bulamaz. Bir olay, herhangi bir olaydan sonra artık nasıl davranmamız gerektiğini öğreniriz.

İnsanlara güvenmenin yanlış olduğunu düşünüyorum, her ne kadar bana karşıt düşünceler çıkacak olsa bile bence insan kimseye güvenmemeli. Kendisine bile hatta. Çünkü her zaman yapmayacağımıza dair söz verdiğimiz şeyleri yapar, yaparım dediğimiz şeyleri canımız istemeyince yapmayız.

İnsanlara güvenmiyordum çünkü her an onlardan darbe yeme olasılığım vardı. Güvenmediğim halde hala var, ama en azından en az hasarla kurtarırım paçayı diye güvenmemeyi tercih ediyordum. Siz de deneyin.

Ne kadar az beklentiniz olursa, o kadar az kırılırsınız.

Ne kadar az isteğiniz olursa, o kadar az darılırsınız.

Bir şeyi olsun diye istedikçe, birilerine anlatıp heveslendikçe olmuyordu. Dışarıdaki insanların enerjisi çok fazla etkiliyordu. Ve bir şeyi yaşamadan aslında nasıl davranmanız gerektiğini bilemiyordu insan. Yaşamamız gerekiyordu ama sonunda neden yaşadığınızı düşünüp hayatı sorgulamak yerine çıkarttığınız dersi hayatınızda uygulamanız gerekiyordu.

Bir arkadaşınıza sır verdiniz ve bir süre sonra birisinden bunu duydunuz. O insana güvenmezsiniz belki ama aynı onunla olan samimiyeti bir başkasında bulduğunuz zaman yine hataya düşer, yeni arkadaşınıza da sır verirsiniz.

Düştükçe birileri sizi kaldırsın diye beklemeyin. Kimse sizin düştüğünüzle ilgilenmez çünkü. Ve fakat kalkamadığınızla ilgilenir.

Sizin derdinizi kimse kendi derdi bilmez, gider başkasına sizin derdinizle ilgili kötü yorumlar yapar. Duyar ve üzülürsünüz. Yapmayın. Kimseye güvenerek gelmediniz bu hayata. Tek başınıza dimdik ayakta duracağınızı öğrenin, kabullenin.

Bu zamana kadar neden yapmadım diye düşünmek yerine, bundan sonra böyle yapacağım dediğiniz an sizin dönüm noktanız oluyor. Sonrasında genelde nokta değil, ünlem işareti kullanmaya başlıyorsunuz.

Melike odadan hışımla çıkıp salona geldiğinde yüz ifadesinden sinirli olduğu anlaşılıyordu. Salondakiler birbirine bakarken Melike kimseye bakmıyordu. Hiç konuşmadan sandalyeye oturup kolunu masaya dayayarak elini başına koydu. Furkan bana baktığında her şeyin ortaya çıktığını anlamıştı ve dudaklarını büzerek kafasını sağa sola salladı. Fatma ne olduğunu anlamadığı için kaşlarını çatarak bana baktı.

Seda'yı susması için engelleyen Mücahit olmuştu. Furkan sigara içmek için balkona çıkarken diğerleri de arkasından gitti. Furkan ve Mücahit onlara anlatacaktı durumu. Demir Han bana baktığı zaman tepki vermedim.

"Sakın," dedi Melike dişlerini sıkarken, "sakın tek kelime dahi etmeyin." Etmedim açıkçası. Kendimi onun yerine koyamıyordum çünkü aynı enerjiyi yaşamamıştım. Empati güzel bir şey olabilirdi ve fakat her zaman işe yaramıyordu.

Bir kaç dakikalık sessizlikten sonra Demir Han konuşmaya başladı sessizce. "Kırgınlığın bir yanına, kızgınlığın bir yanına Melike, farkındayım ama içinden ne geliyorsa şu anda onu yap. Olmazsa, yapamazsan bitir. Kendini bir ilişki için heba etmek zorunda değilsin ki, zaten yolun çok başındaydınız." Koçum sen ne edebiyat yaptın böyle.

Adam OlWhere stories live. Discover now