♈7.Siyah Maskeli Genç♈

34.7K 2.3K 826
                                    

ELİF

Ya bunlar bana gerçekten de sırayla geliyorlar ama ben bir şeyden eminim, eğer onlarla tekrar ilgilenmeye başlarsam bir daha bırakamam. Bu yüzden olabildiğince uzak durmalıyım. Uzak durmam lazım...

Bu arada söylemeden edemeyeceğim, kafeye 2 kere gitmiştim ve ikisinde de Taehyung yoktu. Acaba hasta falan mıydı? Of sanki ben ne düşünüyorsam onu. Ne yaparsa yapsın. Bağaneee. Hayır cidden bağanee.... Kendimi apaçi gibi hissettim lan. Düşünsenize saçlar falan kalkık. Acayıp tırrek bir şey olurdum.

Öhö öhö neyse.

Kafamdan bu düşünceleri atmaya çalışırken kapı çaldı. Oturduğum koltuktan kalktım ve esneyerek kapıya gittim. Bir yandan da popomu kaşıyordum. Ne! Siz de kaşımıyor musunuz?!

Kapıyı açtım ve gelen kişiyi gördüğümde gülümsedim. Gelen bize evi kiralayan kişinin, yani Bayan Kim'in kızıydı. Yaklaşık 6 yaşlarında falandı ve cidden çok tatlıydı.

-iyi akşamlar.

Oy gurban olurum ben sana. Canııım ne kadar da tatliş. Bunlar ailece tatlı lan. Tabi o diğeri hariç. O sümüklüden hala korkuyorum.

-iyi akşamlar.

Utangaç bir şekilde başını eğdi ve elindeki küçük kabı işaret etti.

-şey, bunu annem size gönderdi.

Onun bu kızarmış haline gülümsedim. Yavrum sen daha kaç yaşındasın? Ne bu utangaç haller.

-çok teşekkür ederim. Ben kabını size daha sonra getiririm.

-rica ederim, görüşürüz.

-iyi akşamlar.

Dedim ve kapıyı kapadım. Ardından elimdeki yemek kabını mutfak tezgahına koyup mutfaktan çıktım. Çok sıcaaakk... Daha da sıcaak olacaak. Wağağaağa...

Tamam. Bundan önceki paragrafı okumamış gibi devam edin.

Üstelik gerçekten sıcak ve dışarı çıkıp hava almalıyım. Salona ilerledim ve televizyon izleyen Derya'nın karşısına geçtim. Televizyonu görebilmek için kafasını sağa sola çekti ama bende onunla hareket ettiğim için göremedi. En sonunda pes etmişti.

Derya
-ne var Elif?

Gözlerimi devirdim.

-ben dışarı çıkıyorum. Sadece haberin olsun diye söyleyeyim dedim. Mazallah geçen seferki gibi bulamadığında annemi arayıp kocaya kaçtığımı söyleme yani.

Dedim iğneleyici bir tonda. Evet ciddiyim bunu yaptı. Eski sevgilimden size bahsetmiştim. Şerefsiz demiştim. İşte ben bir akşam markete gitmiştim. O gün de Deryalarda kalıyordum. Beni bulamayınca manyak annemi aramış ve 'kızın kocaya kaçtı' demiş. Ah...

Derya
-yine kafama mı kakacaksın?

Onuz silktiğimde gözlerini devirdi. Bunu her seferinde kafasına kakacağımı biliyordu. Ardından devam etti.

Derya
-nereye gidiyorsun bu saatte?

-canım sıkıldı biraz hava alacağım.

Derya
-tamam geç kalma.

Derken önünden çekilmem için kumandayı bana doğru sallıyordu. Ne kadar kibar! Oflayarak önünden çekildim ve kapıya ilerledim. Üzerimi giyinmekle vakit harcamak istemiyordum. Zaten altımda gri bir eşofman, üzerimde ince askılı siyah bir atlet vardı. Askılıktan ince bir yelek aldım ve üzerime geçirip ayakkabılarımı giydim. Ardından telefonumu cebime koyarak evden dışarı çıktım. Ellerim eşofmanımın cebinde sallana sallana yürürken gözüme bir market çarptı. Hızla markete girdim ve içeceklerin olduğu dolaba gidip bir gazoz aldım. Elimdeki gazozu kasadan geçirdikten sonra parasını ödedim ve marketten çıkıp parka ilerlemeye başladım. Banka oturup aptal çocukları izlemek bazen eğlenceli olabiliyordu. Hatta bazen onlara küfür öğretmek olayı daha ekşınlı bir hale getiriyordu. Bir keresinde neredeyse hergün parka gidip çocuklara küfür öğretiyordum. Artık muhtar parka resmimi asmış ve altına da "Görürseniz taşlayın" yazmıştı. Hayır yani ben ne bileyim küfür öğrettiğim çocuklardan birinin onun torunu olduğunu. Alnında yazmıyor ya.

Olduğum yerde durarak gözlerimi parkın içinde gezdirmeye başladım. O sırada gözüme bir bank kestirdim ve oraya doğru yürümeye başladım. Tam oturacaktım ki, bankın üzerinde oturan adamın elindeki resme bakarak ağladığını gördüm. Elinde bir kız resmi vardı. Sanırım sevgilisiydi. Yazık yav ağlama. Şimdi o hafif çekik gözleri ağlarken daha da kısılmıştır ve kırmızı kırmızıdır.

#korelilerağlamasın

Yavaşça yanına oturduğumda oturduğumu görmüş ve ağlamayı kesmişti. Üzürindeki kapşonluyla başını kapamıştı ve yüzünde siyah bir maske vardı. Elimdeki gazozu ona doğru uzattım.

-Hatırlamak için hafızamız varken, unutmak için elimizde bir şeyin olmaması çok büyük bir kazık değil mi?

Yav ben o cümleyi nasıl kurdum? Felsefe yaptım adama ki ben, felsefe dersinden kalan kişiyim. Evet o benim. İçinizden biriyim. Tm sustum.
Biraz bana baktı ve elimdeki gazozu alıp içmeye başladı. Yaklaşık 5 dakika falan ikimiz de sessiz sedasız oturduk. Daha sonrasında ayağa kalktı ve ceplerini kurcalamaya başladı. Ardından cebinden çıkardığı yıldız şeklindeki kolyeyi bana uzattı.

-hayır gerek yok. Ben onu içimden geldiği için sana vermiştim.

Doğruyu söylemek gerekirse içimden gelmemişti. Kendimi vermek zorundaymışım gibi hissetmiştim. Ne kadar da iyi bir oyuncuyum. Alkışlayın beni.

-aptal bu gazoz için değil, doğruları söylediğin içindi. Söylediğin laf hoşuma gitti.

Dedi ve eliyle avcumun içini açıp kolyeyi içine koydu. Daha sonra yürümeye başladı. Eli bu soğuk havaya rağmen sıcacıktı. Bu da demek oluyor ki ben gelmeden önce eline hohluyordu. Ne! Hayal gücüm geniş olamaz mı? Bence olabilir çün-

Dur bir dakika. O bana aptal mı dedi?

Hepinize BTS'li günler😏🐿️

BTS'in Başı Türklerle Dertte Where stories live. Discover now