♈26.Hadi Atlasana♈

20.4K 1.7K 340
                                    

V kesinlikle benim arkamdan geliyordu. Şimdi bir anda nereye kaybolmuştu. Hadi ama çocuk değil ki kaybolsun iki adımlık yerden.

Hemen kafeden çıktım ve koşmaya başladım. Çocuklara açıklama bile yapmadan yerimden fırladığımda arkamdan seslenseler de dönmemiştim. Ya Woo Hyun bir şey yaptıysa. Ya da yapacaksa. Hayır hayır, böyle kötü düşünmemeliyim. Belki de bir işi çıkmıştır ve acil olduğu için haber vermeden gitmek zorunda kalmıştır. Mesela şirketten aramış olabilirler fakat o zaman Taehyung'u değil Namjoon'u ararlardı. Ah... Nerede bu çocuk?!

Koşarken etrafıma bakmayı da ihmal etmiyordum. En son pes ettiğimde durdum ve ellerimi dizlerime koyarak soluklanmaya başladım. Ciddi anlamda bitmiştim ve bacaklarım inanılmaz derecede ağrıyordu. Başımı yukarı kaldırarak derin bir nefes-

Bir dakika...

Taehyung'un binanın çatısında ne işi var?

TAEHYUNG

Sanırım Eli'e artık deli demeliyim. Kafeyi görür görmez beni nasıl da arkasında bırakıp gitti inanamıyorum.

Gülerek başımı iki yana salladım. Bu halleri onu daha çocuksu ve tatlı yapıyordu. Ve bu da bana onu unutma konusunda hiçte yardımcı olmuyor. Aksine beni ona daha çok çekiyordu.

Telefonum çalmaya başladığında elimi arka cebime soktum ve telefonumu çıkardım. Ekranda gördüğüm isim kaşlarımı çatmama neden olmuştu. Min Soo... Beni neden arıyordu ki? En son onu gördüğümde ondan ayrıldığımı ve görmek istemediğimi kesin bir dille ifade etmiştim. Hala ne istiyor benden?

Telefonu kulağıma götürdüm ve soğuk bir şekilde konuşmaya başladım.

-Min Soo, neden ha-

Min soo
-Taehyung ben ölüyorum. Eğer şimdi gelmezsen intihar edeceğim!..

Söylediği şeylerle kaşlarım çatıldı.

-sen ne dediğinin farkında mısın
Min Soo. Aptal aptal konuşma ve kapa telefonu.

Telefonu tam kulağımdan çekeceğim sırada bağırarak konuşmaya başladı.

Min soo
-Taehyuung!! Yemin ederim atlarım! Eğer gelmezsen bunu yaparım!

Derin bir nefes alarak gözlerimi yumdum.

-bana nerede olduğunu söyle Min Soo. Gelip seni alacağım.

Min soo
-...................

Söylediği adresle etrafımda bir tur döndüm. Yaklaşık olarak on beş dakikalık yürüme mesafesindeydi.

-tamam bekle, hemen geliyorum.

Telefonu kapayıp montumun cebine koyduktan sonra Min Soo'nun bana söylediği adrese doğru koşmaya başladım. Eğer benim yüzümden başına bir şey gelirse kendimi asla affetmezdim. Üstelik neden o aptal binanın tepesine çıktı ki?! Hepsi benim suçum, hepsi...

Hızla binaya girdim ve olabildiğince hızlı binanın çatısına çıktım. Merdivenlerden çıkarken bir kaç kez tökezlemiştim ancak hızımı değiştirmeden çatıya çıkmayı başarmıştım. Çatı katına çıktığımda onu çatının köşesinde gördüm. Gözleri ağlamaktan kızarmış ve şişmiş bana bakıyordu.

Ona doğru birkaç adım attım. Fazla yaklaşmama izin vermeden bağırdı.

Min soo
-yaklaşma! Yalvarırım yaklaşma...

Derin bir nefes alarak olduğum yerde kaldım.

-tamam, tamam gelmiyorum. Yeter ki kımıldama.

Ayak ucumla ona biraz daha yaklaşırken konuşuyordum.

-Min Soo bak, bak sakin ol. İn ve konuşalım. İşleri bu şekilde halledemezsin.

Başını hızla iki yana salladı.

Min soo
-hayır, hayır inmeyeceğim.

-bak ne sorunun varsa söyle de konuşalım. Böyle yapma.

Ağlaması artarken bağırmaya başladı.

Min soo
-sorun mu? Bir de bilmemezlikten mi geliyorsun! Sana pişman olduğumu, Woo Hyun'u değil seni sevdiğimi söylemiştim. Ama sen bana inanmadın. Benim aşkımı kabul etmedin Taehyung. Neden? Neden Taehyung. Beni sevdiğini sanıyordum. Neden beni kabul etmedin?

Başımı hızla iki yana salladım.

-hayır, hayır ben sana inandım. Yemin ederim aşkına inandım. Ama, bak ben senden ayrıldıktan sonra gerçekten çok kötüydüm. Bir sürü yaram vardı. Ama benim yaralarımı başka biri sardı.

Eliyle gözlerini silmeye çalıştı fakat başarılı olamadı. Göz yaşları hala akmaya devam ediyordu.

Min soo
-biliyorum... O kız öyle değil mi?

Başımı olumlu anlamda salladım. Yüzümde hafif bir tebessüm oluşmuştu.

-evet, Elif...

Başını çevirdi ve aşağı baktı. Ardından tekrar bana döndü.

Min soo
-ondan ayrılmazsan atlarım. Beni sevdiğini biliyorum. Yine bana dön. O kız sadece senin kafanı karıştırıyor. Sen başkasına aşık olamazsın Taehyung. Küçüklüğünden beri beni seviyorsun. Yalvarıyorum bunu bana, bize yapma.

Yavaşça bir adım daha yaklaştım.

-bak tamam. Gel de konuşalım hadi. Bu şekilde konuşmak ikimizin de işine yaramaz.

-hadi atlasana...

Arkamdan duyduğum sesle kaşlarımı çattım.

Elif...

BTS'in Başı Türklerle Dertte Where stories live. Discover now