♈30.O Odaya Girme♈

23.3K 1.7K 721
                                    

TAEHYUNG

Kızgınlık...

Acizlik...

Serzeniş...

Bilmiyorum. Elifin intihar etmeye çalıştığını öğrendiğimden beri hangi duygularla yanıp kül oluyorum hiçbir fikrim yok. Ona neden veya kim için intihar ettiği ile ilgili hiç bir şey sormadım. Belliydi. Gözlerinde bu soruyu defalarca duyduğunu görebilmiştim. Bıkmıştı. Hayattan, onu  intihara sürükleyen nedenlerden.

Bir an, sadece bir an onun bu dünyada olmadığını düşündüm. Sadece bir anlığına, o olmadan hayatıma devam ettiğimi... Beynime binlerce iğne batırılmış gibi hissettim bir an. Hayır. Eğer ki onu tanımamış olsaydım belki de bu durum katlanılabilir olurdu ama onu tanıdım, sevdim, aşık oldum. Onu kaybetmeyi nasıl düşünebilirim ki. O olmadan yaşamayı veyahut ölmeyi... Bunu nasıl düşünebilirim.

Odamdan dışarı çıkarken hala aynı şeyleri düşünüyordum. Taa ki salona girene kadar.

Suga hyung yastığına sarılmış, koltukta yatarken, onun üzerine de jimin yatmıştı. Jhope hyung ise onların ayak ucuna bacaklarını uzatmış, kafası yerde bacakları koltukta uyuyordu. Rapmonster hyungun ayak baş parmağı ise jhope hyungun ağzındaydı. Bu görüntü yüzümü buruşturmaya yetti.

Jin
-günaydın.

Jin hyungun sesini duyduğumda arkamı döndüm. Mutfaktan çıkıyordu.

Elimle diğerlerini gösterdim.

-sence ne kadar aydın olabilir hyung.

Bunu dediğimde elinin birini ensesine götürdü ve gergince ovaladı.

Jin
-şey... Sanırım dün biraz fazla dağıttık evi.

Gözlerim kocaman açıldı.

-biraz mı? Biraz mı? Tavanımdaki avizeye kadar her şey yerde jin hyung. Şaka gibi.

Dedim ve güldüm. Sinirlerim bozulmuştı. Eğer ki annem evin bu halini görseydi beni bir daha içeri almazdı.

-bizi biliyorsun. Bedava yemek, dans ve eğlence olduğunda gözümüz hiç bir şey görmez. Elifte bizi davet edince kendimizi kaybettik bir an.

Derin bir nefes aldım. Tüm bunlar-

Jhope
-yhaa!!! Namjoon hyung ayağını neden ağzıma soktun, bu iğrenç.

Dedi ve öğürmeye başladı.

Jhope
-ağzımı hemen dezenfekte etmeliyim.

Dedi ve banyoya doğru koşmaya başladı hoseok hyung. O sırada suga hyung sızlanmaya başladı.

Suga
-üzerimde şu an kim uyuyor bilmiyorum ama üçe kadar saydığımda üzerimden kalkmış olmazsan, bir daha yatağa oturabilecek bir popon olmaz.

Jimin başını suga hyungun sırtından kaldırdı ve önce ona, sonrada poposuna baktı. Ardından hızla ayağa kalktı ve suga hyunga söylenmeye başladı.

Jimin
-bir daha beni popomla tehtit etme hyung.

Dedikten sonra yere yattı ve bir bacağını namjoon hyungun üzerine attı. Namjoon hyung anında bacağını ileri savurdu.

Namjoon
-şu iğrenç uzuvlarını benden uzak tut jimin. Mümkünse sen de benden uzak dur.

Jimin söylenerek ona sırtını döndü ve uykusuna kaldığı yerden devam etti. O an aklıma bir şey takıldı.

Jimin, suga, jin, namjoon, hoseok...
Bir dakika bir dakika, jungkook nerede.

Hızla salonu taradım fakat görünürde yoktu. Koşarak mutfağa gittim. Mutfaktaki masanın üzerinde yatma olasılığı yüksekti çünkü bunu daha önce yapmıştı. Çünkü o uyur gezerdi... Uyur gezer mi. Olamaz, Elif!
Mutfaktan serice çıktım ve hızla elifin odasının önüne geldim. Kapıyı çalmaya başladım fakat ses gelmedi. Bir kaç defa daha çaldığım halde ses gelmiyordu. Derin bir nefes aldım ve gözlerimi kapayarak kapıyı açtım. Ardından odaya girdim ve kapıyı tekrar kapadım. Gözlerim hala kapalı, göreceğim görüntüden korkuyordum.
Yavaşça tek gözümü açtım ve o an gördüğüm görüntüyle tüm bedenimi öfke sardı.

BTS'in Başı Türklerle Dertte Where stories live. Discover now