♈42.Seninle Oynadım♈

16.1K 1.3K 293
                                    

V
-elif iyi misin, neden ağlıyorsun?

Eben düşmüş V ona ağlıyorum. Allah Allah ya, salağa bak.

-Yok bir şey.

Dedim onu tersleyerek. Bir şey demeden sadece yüzüme bakmaya başladı. Ardından bir şey hatırlamış gibi kaşları çatıldı.

V
-peki o zaman anlat, dün akşam neden yalan söyledin?

Anlamamazlıktan gelerek kaşlarımı havaya kaldırdım.

-ne yalanı?

Derin bir nefes aldı ve bir adım daha yaklaştı bana. Artık aramızda yarım metreden az bir mesafe vardı.

V
-jungkookla çıktığın yalanını!

Dedi hiddetle soluyarak. Alaylı bir ifadeyle ona baktım.

-hayır biz gayet ciddiydik. Türkiyeye gitmeden önce sevgiliydik zaten.

Dediğimde yüzünde gözle görülür bir afallama oldu. Şaşırmıştı. Bu apaçık ortadaydı.

Sakinleşmek adına gözlerini kapadı ve bir süre öyle kaldı. Ben de bu süreden yararlanarak elimin tersiyle gözlerimi sildim. Islanan parmaklarımı t-shirtime sildiğim sırada gözlerini açtı ve konuşmaya başladı.

V
-peki, peki neden kimseye, özelliklede bana söylemedin.

Başımı aşağı indirdim ve kıkırdamaya başladım. Sanırım akıl sağlığımı yitirmeye başlıyorum.

-neden özellikle sen, senin özelliğin neymiş?

Aklıma gelen şeyle ona yaklaştım ve yüzüne doğru acımasızca konuşmaya başladım.

-sana söylemedim çünkü seninle biraz oynamak istedim. Senden sürekli kaçtım. Çünkü bu oyunumu dahada eğlenceli hale getirecekti. Ama ada tüm oyunu mahfetti.

Derken dudaklarımı büzmüştüm, devam ettim.

-neymiş efendim, sevgiliymişsiniz. Ahahahahh, ne duygusal ama.

Diyerek kahkaha attığımda başını iki yana sallayarak bir adım geriledi. Benim ne kadar aşağılık ve duygusuz bir insan olduğumu düşünüyordu, buna adım gibi emindim.

Taehyung sinirle kaşlarını çattı ve tek eliyle yakamdan tutup yüzünü yüzüme yaklaştırdı. Bunu yapmasıyla dizlerimin bağı çözüldü. Eğer beni tutan eli olmasaydı yere diz çöker, bu yakınlıktan dolayı ağlayabilirdim.

V
-demek oyundu, demek bu kadar düştün, demek bu kadar aşağılık bir insan oldun!!!

Yüzüme doğru kükrediğinde olduğum yerde titredim. Yüzünü görmemek adına başımı sağ omzuma doğru çevirdim. Çevirdiğim gibi sol gözümden bir damla yaş aktı ve yanağımda uzun bir yol çizerek boynuma ulaştı.

V
-cevap ver bana!! Ağlama sakın!!

Dudağım titremeye başlamıştı ve burnumun direği sızlıyordu. Artık yere yatıp akşama kadar ağlamak istiyordum.

Biri taehyungun yakamı tuttuğu kolundan tuttu ve kendine doğru çekti. Bunun olmasıyla yere, dizlerimin üzerine çöktüm. Canım acıyordu... Fiziksel değildi, ruhsal bir acıydı ve nasıl geçeceğini bilmiyordum.

Elleri yüzüme kapadım ve ağlamaya başladım. Her ne kadar onu kendimden uzaklaştırmak için ağır laflar etsemde benimde canım yanıyordu. Ona her ne kadar 'ben iyiyim' profili çizsemde hiç iyi değildim, yanıyordum.

Jungkook
-ona ne yaptığını görmüyor musun?

Derken sinirle beni işaret ediyordu.

Jungkook
-ne zamandan beri kızlara karşı bu kadar kabasın hyung? Kendine gel!

Taehyung sinirle jungkookun elinden kurtuldu.

V
-kendime mi geleyim?

Bir kahkaha attı ve devam etti.

V
-kendime geleyim ha! Ben kendimdeyim jungkook, ben her zaman kendimdeydim ama o...

Derken beni işaret ediyordu. Daha çok ağlamaya başladım.

V
-o insanları kandıran gereksizin biri, anladın mı beni!

Jungkook
-sevgilime böyle laflar söyleyemezsin.

Jungkook ona doğru bir adım attığında taehyung alayla ikimize bakmaya başladı.

V
-ah... Sanırım elifin hayatındaki baş rol oyuncusuda sen oluyorsun. Peki. Madem doğrular söyleniyor, bende bir doğruyu söylemek istiyorum o zaman.

Dedi ve bana yaklaştı. Yanıma eğildi ve ellerimi yüzümden çekip konuşmaya başladı. Sesinin her yerinden alay akıyordu.

V
-bende sana oyun oynuyordum. Jungkook bu işe karışmasaydı eğer seninle kedinin fareyle oynadığı gibi oynayıp kenara atacaktım. Zaten senin gibi ucuz bir insanlarla oynamak pekte eğlenceli değildi. İyiki adayı tanımışımda senin gibi-

Jungkook
-kavga çıkmasını istemiyorsan kes sesini. Böyle devam edersen benden büyük olduğunu unuturum ve emin ol elimden seni kimse alamaz.

Jungkookun sinirli sesi onun lafını kestiğinde taehyung bir hışımla ayağa kalktı ve onun yanına gitti. Ardından burnu burnuna değecek kadar yaklaştı ve konuşmaya başladı.

V
-hadi ya, demem kim olduğumu unutursun. Hadi, hadi unutsana. Göstersene bana günümü.

Jungkook
-seni-

-kesin artık şunu.

Jungkook tam ona saldıracakken söylediğim sözlerle durdu. Artık ikisininde ilgi odağı bendim.

V
-hah! Ne oldu, iki erkeğin senin için kavga etmesi hoşuna gitmedi mi?!

Başımı iki yana sallamaya başladım, artık onu görmek, konuşmak istemiyordum.

-j jungkook, lütfen gidelim.

Dedim titreyen sesimle. Jungkook taehyunga son kez baktıktan sonra büyük adımlarla yanıma geldi ve beni kucağına aldı. İnmek için yeltensemde izin vermedi ve bana 'sorun yok' der gibi gülümsedi. Onun gülümsemesine karşılık vermedim, veremedim. Gözlerim taehyungtaydı. Ellerini iki yanında yumruk yapmış, sinirle bize bakıyordu.

Jungkook
-iyi misin?

Kulağımın dibinde jungkookun sesini duyduğumda transtan çıkmış gibi gözlerimi taehyungun ellerinden çektim ve ona dönüp başımı olumlu anlamda salladım. Hafifçe gülümsedi ve ilerlemeye başladı. Bende başımı onun t-shirtine yasladım ve gözlerimi kapadım.

Hayat zordu... Yalanlar üzerine devam ettirdiğim bu hayat ise, daha zor....



BTS'in Başı Türklerle Dertte Where stories live. Discover now