Bölüm 25

1.9K 92 0
                                    


ÇARŞAMBA 15.25

Asya gideli 3 gün oluyor. Ve biz bu 3 gün boyunca sadece sınav olduk. Bu yüzden ne Asya'yı özleme fırsatı buldum ne de erkeklere fena derecede çektireceğim dediğim çileleri yerine getirebildim. Öğrenci hayatı yoğunluğunu tam olarak bu hafta anlamaya başladım yani. En son çektireceğimi düşündüğüm tüm çileleri beylerle birlikte ben de çekiyorum. Herkes fena yorgun ve gergin. Geçen sene böyle değildi. Her an çatlayabilirim!

Derin bir nefesle Ada ile yaptığımız çizime döndüm. Ama aklım burada değil akşam ne yenecek diye düşünüyorum. Erkekler fena acıktı.

Gerçi acıktığını bildiğim yalnız Kemal ve Tansel. Ali ile yalnız uyumadan önce konuşabiliyoruz. Aynı okuldayız ama sınavlardan birbirimizi göremedik henüz. Kendisi feci şikayetçi bu konuda. Bence de haklı, en son havaalanında görüştük.

'Tansel, gelsene az.'

Arka sıradan Ferhat'ın çağrısıyla çizimdeki bakışlarımı karşımdaki Tansel'e çevirdim. Yarınki proje tesliminde partneri Ferhat ama Tansel henüz aramıza dönemedi. Henüz Ferhat'a yardım elini göremedim.

Sabahki sınavdan sonra bu sınıfa kapanmış 4 grup olarak çalışıyor olsak da Tansel boş tahtanın önünde çizim yaptığını sanıyor. En son bir hilal çizmiş ve bize ay dede yaptığını anlatıyordu.

Sanırım giydiği gömlekten üşüttü. Hava da o kadar soğuk değil ama buna belli olmuyor.

'Hemen geliyorum demek isterdim ama evi bitirmem lazım.'

Ferhat yanağımdan sıyrılan bir çizim kalemini tahtadaki Tansel'e attı ama pas geçti. Benim yüzüme daha yakın geçti. Bir an hedef ben sandım o derece.

'Ulan Ferhat! O kalem atılır mı?'

Kemal'in çığırtısıyla yere düşen kaleme baktım. Yuh! Fazlasıyla pahalı ince çizim kalemini mi atmış o? Hiç mi içi sızlamadı?

'Benim değildi ki.'

Sırıtarak kurduğu cümleyi Tansel'in ağır çekimde başını çevirişi ve kalemi görüşü takip etti.

'Lan Ferro! Dua et kızlar var, dua et.'

Bağırarak kurduğu cümleden sonra hışımla yanımızdan geçti ve yerine oturdu. Hala ona bakmaya devam edebilir ve hatta gülebilirdim ama Ada kolumu dürttü.

'Ne oldu?'

Çizimin kendine ait kısmını bitirmiş toparlanırken gözleri telefonumu işaret etti.

'Mesaj geldi birkaç tane. Önemli sanırım.'

İmasını anlayacak kadar normal bir insan olduğumdan irdelemedim. Ada ne kadar seçmeli ders sınıfında olmasa da pazartesi öğrendiğim kadarıyla sınıftakiler bunu mimarlık fakültesine yayılmıştı. Hatta belki mühendislikte de!

Bunu düşünüp kendime sıkıntı yapmadım.

'Gidiyor musun sen?'

Başını olumlu anlamda salladı ve ayaklandı. Eliyle kağıt önündeki bir bölümü gösterdi.

'Sen sadece burayı tamamla. Sonra dosyayla odaya bırakırsın.'

Başımı yavaşça aşağı yukarı salladım ve öpücük atarak kalemi elime aldım. Bir ordan çizeceğim ve bir odayı da tamamladığımda hepsi bitiyor.

Ölçü ayarlamalarını önceden tamamladığımız için fena bir rahatlıkla ince kalemi aldım ve cam ayrıntılarını ekledim.

Yaptığımız çizim büyük bir bahçe eviydi ve biz pazartesinden bahçe ve çevre eklemelerini tamamlamıştık. Dün kabaca evi çizmiş bugün ve yarın ayrıntılarını ekliyorduk.

ZEYNAWhere stories live. Discover now