Bölüm 83

1.2K 59 6
                                    

  (3 Hafta Sonra)

  Çarşamba
   11.02

Sessiz bir bebek değilmişim. Zamanında anneme de babama da abimlere ve hatta Kemal'e bile çektirmişim. Annemin karnında ne kadar sakinsem doğduğum andan itibaren cadılaşmışım. Annem, bazen hiç susmayacağını düşünürdük diyor. Bu günümüzde de geçerli ama. Büyüdükçe bu düşünceleri değişmemiş.

Değişen tek şey artık ağlamıyor mantıklı cümleler kurabiliyorum.

Hayat işte.

Işıl anne ise Ali'nin fazlaca sessiz bir çocuk olduğunu söylüyor. Sürekli uyuduğu için ne konuşmaya ne de ağlamaya fırsatı oluyormuş.

Bunun söylerken de kahkahalarla gülüyor. Yavrumun hakkını yedim diye. Bunu da kabullenmiş durumdayız yani.

Şimdi aklınızda neden bunları konuştuğumuza dair soru işaretleri var, biliyorum. Şöyle açıklayabilirim ki dostlarım; günlerdir uyuyamıyoruz.

Bizi hastanede kaderimize terk ettiğiniz günün ertesi sabahı eve gitmek için izin koparabildik. Çok şükür tüm kontrollerimiz yapıldı ve tam sağlığımızla yuvamıza 3 kişi dönebildik. O günden beri yorucu bir masalın içerisinde yaşıyorum. En azından ben öyle hissediyorum tıpkı Ali gibi.

Yorgun ama mutluyuz. Bunun baş kahramanı da tam tamına 22 günlük olan güzel kızım.

Bakın, ben daha önce 4 bebekle yaşamış bir halayım. İlk doğdukları anda da yanlarında olduğum, büyüdüklerinde de yanlarında bulunduğum çocuklar hem de bunlar. Ama ben onların arasından bu ses desibeline sahip bir bebek görmedim.

Eğer öyle bir desibelleri de varsa sağ olsunlar asla bize ulaştırmadılar. Düşünceli düşünceli sadece acıktıklarında biraz mırıldandılar, hasta olduklarında sızlandılar o kadar.

Kızlar da öyle erkekler de öyle. Uslu yeğenlerim benim!

Aynı şeyi güzel kızım için söylemeyi o kadar isterdim ki! Sessizce uyuyor demeyi, asla ağlamıyor gıkını çıkarmıyor demeyi çok isterdim.

Kızımdan bıktığım için değil, biraz olsun dinlenebilmek için. Tekrar söylüyorum, yanlış anlaşılmak istemem sadece uykusuzluktan nereye saracağımı şaşırmış haldeyim.

Ve ben bu haldeyken Ali Mirza'nın hala göz altları sapasağlam. Küçük bir yorgunluk hak getire ki buna çok şükür.

Eğer o olmasaydı bu 2 haftayı atlatamazdık.

Sen çok yaşa Koray Bey! Senden iyi patron yok!

Bu nidaları canım kocama 2 hafta izin verdiği için her gün evin içinde yankılattım. Hatta devam de ediyorum çünkü Cuma günlerini evden idare edebileceğini ve 1 ay boyunca isterse her gün olmamak şartıyla izin yapabileceğini de söyledi.

Şimdi elinizi vicdanınıza koyun. Böyle bir adam için nidalar yankılanmaz mı?

Kesinlikle!

Her neyse Koray Bey'i bir kenara bırakırsak ne diyordum? Heh, dünyaya geldiğine pişman olmuş gibi her dakika çığrınan güzel kızımı anlatıyordum. 

  Yavrum şu an öğleden önceki son uykusunda. Uyuduğu nadir anları şimdi de olduğu gibi bizim yatağımızda geçiriyor.

  Hastaneden döndüğümüzden beri Ali de ben de zaten onu beşiğine yatırmaya kıyamıyoruz. Bize pek sormuyor ama sorsa da orada bırakmaya kıyamazdık, eminim.

  Ali bu hafta işe başladığı için bu rutini 3 gündür tekrarlıyoruz. Ben kocamla birlikte uyanıyorum. Biz kahvaltı yaparken Bengi İdil ağlamaya başlıyor. Ben onunla ilgilenirken Ali hazırlanıyor ve vedalaşıp çıkıyor. Bengi biraz daha naza çektikten sonra bizim yatağımızda uyuyor. Bense yere çöküp yatağa yaslanarak güzel kızımı izliyorum.

ZEYNAWhere stories live. Discover now