Bölüm 27

1.7K 79 0
                                    

CUMA 15.02

Finallerimiz biteli 10, kış tatiline gireli 7 gün oluyor bugün tam. Hayatımızda buna rağmen değişen bir şey olmadı yalnız. Hala İzmir'deki öğrenci yaşantımıza devam ediyoruz. Tabi Kemal, Tansel ve ben. Geride üçümüz kaldık. Son yolcular gibiyiz...

Kemal ve ben şirket işlerinin yoğunluğunu bahane ederek Trabzon'a gitmedik. Zaten 2 hafta tatil için yeniden git gel yapmak içimize pek sinmedi işin aslı. Annemlere fena yalvardık ama gelmediler.

Tansel'in neden bize ayak uydurduğuna dair ise bir fikrim yok. O da gitmek istemedi, ailesini en son 2 ay önce görmüş olmasına rağmen hem de. İlginç bir yapı onlarınki, saygı duyuyorum.

Mehmet ve Sena beklediğim gibi ertesi gün barıştılar ve sınav biter bitmez tatile çıktılar. Barışma hediyesi olarak Memo ayarlamış, romantik çocuk. Buna da saygı duyuyorum ama aklıma geldikçe gülmeden edemiyorum.

Bakın yine sırıtıyorum mesela. Sırıtmak demişken...

Ali Mirza mı? O da 4 gün önce İstanbul'a gitti. Asya'nın sınavına 22 gün kaldı ve sınavında yanında olmak istediğinden 22 gün buralara uğramayacak kendisi. Bölümü bizimkinden daha geç bitip daha geç başladığı için şanslı. Yalnız 5 gün devamsızlık yapmış olacakmış. Her şeyi planladığını söylüyor kendisi. Sadece yaklaşık 1 aylık ayrılığa canı sıkılıyor. Onu da sağ olsun her dakika arayarak gideriyor. Henüz bir şikayetim olduğundan değil canım! İyiyiz ama Kemal pek iyi değil.

'Fındık, anlatacak mısın artık?'

Dikiz aynasından Tansel'e kısa bir bakış attım. Yine düşüncelerimden arındırdı beni sağ olsun.

Arabadayız; Kemal, ben ve o havaalanından  Orhun abimleri almaya gidiyoruz. Hafta sonu burada arkadaşlarının düğünü varmış, onları buraya gelmeye ikna ettiğimizden değil. Onun için geliyorlar, kesinlikle bizi özlediklerinden değil yani.

Ama ne anlatacağıma dair bir fikrim yok.

'Ne diyorsun Tansel?'

Derin bir nefes aldı ve oturduğu yerden öne doğru eğildi. Dikkatimi dağıtmamaya çalışıyorum ama esmer surat buna pek yardımcı olmuyor.

'Laz kızı dememe neden karşısın?'

Al işte! Yine başa mı sarıyoruz?

'Bizim oralarda laz ayrımı sevilmez. Göçmenler yüzünden.'

'E siz de yarı göçmensiniz.'

Doğru.

'Biz Kırgız göçmeniyiz. Dediği göçmenler Türk olmayanlar. Slavlar bir nevi.'

Kemal'in açıklamasını gözlerim yolda onayladım ve araya girdim.

'Irkçılık değil bu. Aksine laz ayrımı yapmak ona giriyor. Baştan beri bu yüzden diyorum ya sana Türk'üm ben sadece diye. Gerisi yok.'

Başını ağır ağır sallarken dikiz aynasından geri yaslanışını izledim. Gözler de kısılmış, kesin bir şey soracak.

'Kırgızistan nasıl bir yer tam olarak?'

Söylemiştim. Ama bu soruyu inanın beklemiyordum.

'Bilmem, ben en son uzun süreli gittiğimde 9 yaşındaydım. Abimin düğününde de olayları biliyorsun zaten.'

Kemal'i başımla onayladım ve ben devam ettim.

'Ailevi durumları da biliyorsun. Amcamla genelde Türkiye'de buluşuyoruz.'

ZEYNAWhere stories live. Discover now