Bölüm 68

1.1K 63 0
                                    

Mayıs 8

Şimdilerde size kına geceme olan hazırlık aşamalarından sesleniyorum. Dönüp tekrar okumayın dostlarım, 3 aylık evli bu arkadaşınız gerçekten de memleketine dönmüş kına gecesine hazırlanıyor. Zaten bunun haberini birkaç gün öncesinden almış bulunuyorsunuz.

Hale'nin nişanıyla birlikte, evet.

O geceden çok bahsedememiş olsam da sizlere çok güzel geçtiğini söyleyebilirim açıkçası. Önce sorunsuz bir isteme gerçekleştirdik ve daha sonra da bol eğlenceli bir nişan.

Trabzon'da gece hayatı çok olmadığı için bir süre hazırlanmış bahçede eğlendik. İlerleyen saatlerde de merkeze inip birkaç durak gezdik ama tahmin edersiniz ki aradığımızı bulamayıp tekrar kendi halimizde eğlenmek adına sahilde konuçlandık.

Ve iyi de oldu.

Sabaha kadar şarkılar, danslar, sohbetler...

Kesinlikle planladıklarımızdan daha da güzel ilerledi.

Merak ettiğinizi düşündüğüm için değineceğim bu konuya yoksa fazlaca görmezden gelme taraftarıyım.

Ali'nin çocuk istemesinden bahsediyorum.

O an çocuk konusunu söyler söylemez geçiştirip kapattım ama sadece nişanda konuşmak istemediğimi düşündüğü için sustu.

Bugün de dahil geçirdiğimiz diğer günler boyunca kendisi ısrarla bebek de bebek dedi. Sanırım onu hazırlık aşamasında çocuklarla bırakmak pek parlak bir fikir değildi.

'Zeyna, neredesin kızım?'

Süslenmekte olan bahçedeki bakışlarımı kurtardım ve mutfaktaki anneme yollandım.

Benim bir işe elimi sürmeme izin vermiyorlar. Yengecik, Sevgi ve Sim akşam için hazırlık yaparken annem de organizasyonla ilgileniyor.

Ben de boş boş gezip bunları düşünmekle meşgulüm.

'Neden dalgınsın sen yine?'

Yanıma gelip ateşime bakan annemle omuz silktim ve alnımdaki elini tutup öptüm.

'İyiyim, bir şey düşünüyordum sadece.'

Sevgi oturduğu yerden kıkırdadı.

'Evlenmekten vaz mı geçtin yoksa?'

Sim de onunla birlikte kıkırdadı ve elindeki börek tepsisini fırına yerleştirdi.

'Eğer öyleyse söyle de damat beye haber verelim, boşuna gelmesinler.'

Masadaki buruşmuş peçeteyi dil çıkartarak Sim'e attım. Bir diğerini de Sevgi'ye atıyordum ki annem araya girdi.

'Çocuk musunuz siz yahu? Kendinize gelin o kadar iş var.'

Sonra tekrar bana yaklaştı.

'Nerede seninki? Yolu mu bulamadı?'

Kolumdaki saate baktım. Henüz 12 dakikası daha var.

'Gelmediği yer değil anne. Yolda bir yere falan uğramışlardır.'

Ali, annesiyle Asya'yı ve nenesini otelden alıp bize getirecek, asıl işleri onlar gelmeden bitirmiş olmayı hedefliyordu annem. Ama sanırım pek başarılı olunmamış.

'Işıl Hanım'a da bozuk atacağım. Bizim ev dururken otelde kalmak nereden çıktı?'

Bir kez daha derin bir nefes verdim ve masadaki hamurlardan birini parçalayıp ağzıma attım.

ZEYNAWhere stories live. Discover now