Bölüm 32

1.5K 73 0
                                    

CUMARTESİ 06.10

Polislere, askerlere oldum olası ayrı bir sevgim ve saygım vardır. Sadece bizim için hayatlarını tehlikeye attıklarından değil; cesaretlerinden, yaşam şekillerinden dolayı. Bizim ağzımız açık izlediğimiz o kadar filmi, diziyi onlar aynen yaşıyor. Hatta daha da nicesini.

Böyle anlatmakla bitmez yani! Anlatmaya da kelime yetmez!

Aydın'da kaldığım tek gecede bu saygım daha da büyüdü bu yüzden. Nasıl zor bir hayat sürdüklerine -ki bunu sadece 1 gecede gördüm altını çiziyorum- yakından şahit oldum.

Mehmet abi mesleğinde daha yeni olmasına rağmen evinde yalnız 4 saat durabildi. Gelen telsizle gece bizi bırakıp çıkmak zorunda kaldı. Giderken de kapıyı sonuna kadar kilitlememiz konusunda uyardı. Başımıza bir iş gelirse dayısına -Tansel'in babasına- ve bizim ailelerimize hesap veremezmiş.

Ya da en basitinden kendine hesap veremezmiş. Öyle söyledi ve sanırım haklı da! Ben de olsam farklı düşünmezdim büyük ihtimal. Evine ne kadar habersiz gelmiş olursak olalım ona emanetmişiz.

Bu yüzden hala büyük bir hayranlıkla bakıyorum ona. Elimde olsa yıllık yemeğini yapıp koyacağım dolabına.

Ama iki günlük yemeğine yetişebildik. Yine de aklımda plan yok değil. Anaç insanlarız biliyorsunuz.

'Üşüdünüz mü?'

Arkamda oturan ve dizlerine yaslandığım Kemal'e sessiz bir hayırla karşılık verdim. Şu an Mehmet abinin pikabının arka kısmında uzanıyoruz 3 kız olarak. Tansel ve Kemal ayaklarını toplamış arkamızda bize destek olmakla yetiniyorlar. Onlara yer kalmadı.

'Siz rahat mısınız?'

Hale'nin sorusunu ikisi de başıyla geçiştirdi. Zaten 24 dakikalık yolumuz kalmış. Sanırım dayanabilirler.

Ben dayanırım en azından, onlar da dayansın canım. Önceki 1 saati saymıyorum bile, umrumda değil.

'Mehmet abi uykusuz sürüyor arabayı ama keşke biz kendimiz dönseydik.'

Yaren'i başımla onayladım ve olabildiğince Tansel'e döndüm.

'Trenle dönerdik yine. İşten döner dönmez yola çıktık. Sanki acelemiz vardı.'

Kemal, saçımı tek omzumda topladı ve araya girdi.

'Akşamüstü kızların uçağı olmasa kalırdık, gezerdik de. Ama dönmemiz gerekiyor.'

Gözlerimi kapattım ve olaya böyle devam etmeye karar verdim. Saçımla oynanıyor ve ben her an uyuyabilirim çünkü.

Bir gayret!

'Ona karşı çıkmıyorum, Mehmet abiyi yorduk sadece.'

Lakin cümlem biter bitmez arkadan daha gür bir ses geldi.

'Yorulmam ben, unuttunuz mu Memoli'yi? Adam her işe koşuyor, benim ondan fazlam var.'

Kızlarla bir olmuş kıkırdarken gözlerim aralandı. Yorulmadığı yetmezmiş gibi bize ayak uyduruyor.

'Memoli, daha hızlı. Kürşat ve adamları geliyor.'

Tansel'in cümlesiyle kıkırdamam daha büyük bir kahkahaya döndü ve peşi sıra kollarımı havaya kaldırdım. Esen rüzgar olabildiğince kollarıma çarptı ve ruhumun ferahladığını hissettim.

Ya da cidden üşümeye başladım. Ne kadar elbisemi değişmiş olsam da aldığım ince bluz iyi bir tercih olmadığını bir kez daha yüzüme vurdu. Kemal ve Tansel'i dinleyen kafamıza tüküreyim zaten. Şubattayız anacığım, aklımızı da mı kullanmıyoruz?

ZEYNAWhere stories live. Discover now