Bölüm 30

1.6K 70 0
                                    

PAZARTESİ 9.18

 Yatağımdan çıkalı yaklaşık 12 dakika, 39 saniye oldu. 40,41,42... Hala ayılabildiğim söylenemez, mutfağa adım adım geldim lakin hala tezgahımla bakışıyorum. Fark ettiniz mi bilmiyorum, yatağımdan çıkalı diyorum çünkü uyku bu gece bize uğramadı. Düzeltiyorum bana uğramadı.

 Yaren ve Hale beni oyuna getirdi. Bunun keyfiyle tüm gece ayık kaldılar ve şimdi de misafir odasında keyif uykusu çekiyorlar. Dün gece uçaktan birlikte indiklerinde gözümden damlalar aktı biriktirsem göl olurdu düşünün! 

 Düşünmeyin sadece şokuma ve mutluluğuma odaklanın. Gerçi ondan geriye de uykusuzluk kaldı artık.

 Konuşma konusunda bile sorun yaşıyorum şu noktada. Ben düşüncelerimi dahi toparlayamazken diğer dörtlü yataklarında fosur fosur uyuyor. Hatta canım ikizim bizzat benim yatağımda yatıyor. Gece üşümüş, yorgana Tansel daha çok sarılmış, bir gece benimle uyumak hasta olmasından daha iyi bir seçenekmiş falan filan.

Tatlı diliyle kaptı yanımı. Hoş odama geldiğinde saat 8'di. Uyumak için odalara çekildiğimiz saatten 1 saat sonra. Belki gelir diye 1 saat beklediğim uyku inanır mısınız Kemal'le tamamen kaçtı. Ve sonra ben kendimi burada buldum. Canım mutfağım, güzel tezgahım, tatlı çiçeğimin dibinde.

Sevgili çiçeğim birazdan dile gelecek ve dedikodu yapacakmışız gibi. O bana sokaklardaki yolunmuş çiçeklerden bahsedecek de ben de 'Boş ver, gel fotosentez yapalım.' karşılığını verecekmişim gibi.

Tamamen zeka gerektirmeyen bir muhabbet yani.

Arkamdan bir titreşim gelirken yaslandığım tezgahtan doğruldum. Ne titriyor? Bakayım; su ısıtıcısı böyle titremez geç, rüzgardan titreyen cam burası değil geç, biri beni dürtmüyor geç.

Allah Allah! Ne titriyor ya? Gerçi durdu sanırım, yanlış bir duyum o-

Yine bir yerler titremeye başladı. Kesinlikle masadan geliyor ama neden? Acaba masanın ayağı mı dengesiz? Yoksa deprem mi oluyor?

Ana, deprem oluyor! Uyandırmam lazım bizimkileri. Nereye gideyim önce? Şuradan çıkmalıyım acilen.

'Hale, Yaren!'

Sesim saçma bir tonda çıkıyor ve eminim yalnız sevgili çiçeğim duyuyor beni. Biraz bü-

Pat!

Güzel bir şekilde popom parkeyi öptü. Ölümüm böyle mi olacaktı? Artçı depremlerden kaçarken uzun telefon şarjına takılıp düşerek mi?

Mezar taşıma manalı bir söz bile çıkmaz buradan!

Bir dakika. Mezar taşını geç, ben neye takıldım? Şarj aleti cepte. Ne şarj aleti? Telefon!

'Harikasın Zeyna! Beynini yatakta bırakman çok doğru bir karar oldu. Şu an üçüncü kez titreyen telefonunla gayet mutlusun. Kalkmayı da düşünme zaten.'

Derin bir nefes aldım ve telefonumu kablosundan tutarak kucağıma çektim.

Asya Korkmaz arıyor...

Asya mı? Bu saatte?

'Asya?'

Bir burun çekiş ve kısık 'Zeyna abla.' sesi. Ağlıyor musun kuzu sen? Sabahın bu saatinde hem de? Ay, kötü bir şey mi oldu? Allah korusun! Mirza mı?

Elim ayağım resmen buz keserken düştüğüm yerden hızla doğruldum. Belki sesim içime kaçmış olabilir ama konuşacağım.

En azından durumu öğrenmem lazım yoksa kalp krizi geçireceğim!

ZEYNAWhere stories live. Discover now