Bölüm 75

929 57 0
                                    




Cuma 6.27

Dün akşamki yüksek gerilimli kavgamızdan sonra Ali gitti. Kapıyı çarpıp gerçekten gitti o saatte.

Yine aynı şeyi yapıp çekip gittiği için sinirlerim tahmin edemeyeceğim kadar alt üst oldu ve olduğum yere çöküp saatlerce ağladım.

Ali'nin beni terk ettiği dönemde olduğu gibi oldu her şey. Sırayla yaşadıklarım gözümün önünden geçti ve ben ağladığımı kalbim sıkışmaya başladığında anladım.

O derece aklım gitti!

Hatta bir ara aşırı etkide krizlerimden birini geçirdiğimi düşündüm. Yanımda biri olsaydı eminim uzun süreli hastaneye yatırırdı beni.

Neyse ki çok şükür bu duruma yalnız ben şahit oldum. Hatta şahit olduğum da söylenemez. Ağlarken kendimi kaybettim ve zaten bir süre sonra da derin iç çekmelerle olduğum yerde uyumuşum.

Daha doğrusu zihnim uyudu ve ben gözlerim kapalı öylece uzandım.

Bana çok kısa gibi gelen uyku seli kapı sesiyle bölündü. Tekrar düşünmeye başladım ama gözlerimi açmadım. Ya da uyanık veya ayık olduğuma dair bir hareket gerçekleştirmedim.

Pek içimden gelmedi.

  Ben hareketsiz karanlıkta kalınca Ali önce beni fark etmedi. Burada olduğuma ihtimal vermeyerek sanırım yatak odasına girdi. Sonra adımlarını daha sık duydum ve en sonunda yakınımda durdu.

Çok geçmeden kollarını başımın ve bacaklarımın arkasında hissettim. Uzandığım yerde yavaşça havalandım ve aşırı sıcak vücudumu kendi soğuk bedenine yaslayarak beni odaya taşıdı.

Önce güzelce yatağa yerleştirilip yarım yorgan dürümü yapıldım. Bu durumlarda her zaman böyle yorgan dürümü yapıldığımı biliyorsunuz.

Alışmış olsam da yapıldığım an biraz yerimde kıpırdandım ve bu rahatsızlığım Ali yanıma yerleşene kadar devam etti.

Yanıma uzandı ve yarım yorgan dürümü yaptığı beni kendi kolları arasına alıp tam dürüm yaptı. Bir süre uyuduğumu düşündüğü için sakince saçlarımı okşadı. Sesimi çıkarmadan anın tadını çıkardım ve arada saçlarıma bıraktığı öpücüklerle iyice mayıştım.

Ama kendimi yeterince huzurlu hissedemeyince bir türlü uyuyamadım ve zamanla öpücüklerin özür fısıldamalarına dönüşmesine kulak kabarttım.

Özür dilediğine göre uyumadığımın farkında diyerek gözlerimi açtım ve beni izleyen maviliklere sessizce baktım.

Burukça gülümsedi ve bıraktığı öpücükleri bana hediye etmeye devam etti.

Ne o bir şey söyledi ne de ben. Gözlerimizi birbirimizden ayırmadan bakışmamıza devam ettik. Zaten o kadar da uyanık kalamadım ben. Uyumadan önce gözümde kalan damlanın düşmesiyle tekrar gözlerimi yumdum.

Ondan sonrasından pek haberim yok işte. Geçen o kadar saatin üzerine yeni uyandım. Beni sarmalamış kocamın yüzünü görecek şekilde uzanmış onu izliyorum.

Yine kendimi kısarak kalıp gibi uyuduğum için olduğum gibi uyandım. Ya da Ali beni uyurken de böyle sıkıp bırakmadığı için dönmeye pek yeltenemedim bile.

Bu da üzerimdeki hastalık etkenlerine aynen böyle büyük katkı sağladı. Tamam, midem belki daha iyi ama başım ve gözlerim ağlamaktan fena halde acıyor.

Za-

Çalan alarm sesiyle hafifçe yerimde kıpırdandım ve çok geçmeden benim kıpırdanmamın yansıması bir şekilde Ali gözlerini araladı.

ZEYNAWhere stories live. Discover now