Bölüm 72

1K 49 0
                                    

(3 Ay Sonra)

Şubat 5

Salı 13.23

Zaman kavramı sizce de fazla tuhaf ilerlemiyor mu?

Bir gün bakıyorsunuz ki lise öğrencisisiniz. İki gün sonra birden üniversiteli, üç gün sonra da iş hayatında bir yetişkin oluyorsunuz.

Yaşarken belki bizim için bu kadar hızlı geçmiyor, fark edemiyoruz ama geriye dönüp baktığımızda durum o kadar değişiyor ki!

Gerçekten yıllar su gibi hızla akıyor.

  Ve ben 30 olmak üzereyim.

Acı bir şekilde bunu dile getiriyorum ki neredeyse 30 oluyorum.

Ve birkaç aya 30 olacağım şu günlerde Ali de 32 olacak ve biz yarın evliliğimizde 1 seneyi devirmiş olacağız.

1 koca sene.

12 ay.

365 gün.

Hepimizin bildiği güzel sayılar şu an bana resmen yaşlılığı anımsatıyor.

Bu sabah bunu umursayarak uyandım. Normalde asla adetim olmayan bir durumdur yaşlanmak.

Çünkü yaşamayı seviyorum. Yaşamayı, yaş almayı, yüzümün kırışmasını, saçlarımın beyazlamasını...

Çünkü bunlar gerçekten yaşadığımı hissettiriyor bana, her şeyin bir sebebi olduğunu ve her izin hayatımıza bir katkısı olduğunu biliyorum.

Yine de bunlar 30 olacağım bilgisini sadece kısa bir an geri atabildi.

Yaşımdan 2 rakamını kaybedecek olmak resmen psikolojime iyi gelmedi. Yangın var diye bağırmamak için kendimi fazlaca zor tutuyorum.

Gerçi sadece o da değil. Şu an oturduğum masada bunları kafaya takıyor olmamda Ali'nin de gergin oluşu var.

Son 1 aydır iş yerinde işler pek iyi gitmiyor onun açısından.

Artık bir ilerleme olduğu da meçhul diyip duruyor. Sürekli toplantılardı, projelerdi çalışıp duruyor ama boşa.

En azından onun söylediğine göre öyleymiş.

Eminim daha iyi bir iş bulduğu an ayrılacak bu şirketten de.

Bununla birlikte 2 sene içerisinde üçüncü işi oluyor bu bıraktığı.

Bir türlü istediği ritmi tutturamadı ve bu onun çok da canını sıkıyor.

Onun canı sıkılınca da benim canım sıkılıyor ve dolaylı yoldan aramız geriliyor.

Ne kadar anlayışlı olmaya çalışsam da bir yerden sonra ben de istemsizce patlak veriyorum.

Gerginliğimiz aramızda bir çizgi kurmuş gibi yani. Neyse ki çok şükür büyük bir patlak vermiş değiliz.

İnşallah da vermeyiz!

Aman Tanrı'm korusun, tahtaya vur Zey!

Derin bir nefes aldım.

Düşüncelerim yine sağlıksız bir şekilde farklı noktalara kaymakta.

Tekrar toparlanmam gerekiyor. Bu yüzden karşımda oturmuş bir şeyler karıştıran Emre'ye bulaşacağım.

'Emre Dinçer.'

Başını bilgisayar ekranından kaldırmadan 'Hı?' demekle yetindi.

Öküz!

ZEYNAWhere stories live. Discover now