~Teşekkür Ederim~

105 9 6
                                    

Yudum’dan

“Polis” dedikleri an salonun kapısı kırılacak gibi açıldı. Önce polisler içeri girdi sonra da Savaş, Barlas, Uğur, Pars ve Alişya girdi içeri. Savaş şaşkın bir şekilde bana bakarken, Alişya ve Pars bana öfkeyle bakıyorlardı.

“suçlu hangisi? “dedi polis. Kollarımı kaldırarak “benim” dedim. Artık kaçmanın bir anlamı yoktu. Hemen yanıma gelip kollarıma kelepçe taktılar.

“ümran kendini çok değiştirmişsin. Biz bile tanıyamadık. Ama bu işlediğin şuçlarla müebbet hapis yersin”dedi polis.

“ bırakta ona sen değil savcı karar versin”dedim. Tam götürecekleri sırada “bir dakika “dedim ve Ezel ve Geceye baktım. İkisinin de gözleri doluydu ama artık umrumda değil. Yanlarına gittim ve konuştum.

“Kızlar size çok teşekkür etmek istiyorum. Bir kez daha insanlara güvenmemem konusunda bana. ders verdiniz size cidden çok teşekkür ederim”dedim ve gülümsedim. Polis beni tuttu ve evden çıkarıp arabaya bindirdiler. Araba ilerlerken arkadan birkaç kişinin sesi geliyordu ama dönüp bakmadım. Artık hepsinden nefret ediyorum. Sadece bir arkadaşım var artık, o da dörtduvar.

Savaş’dan

Hayır bu gerçek olamaz. Yalan söylüyor, benim kahramanım dediğim adam yengeme tecavüz edemez. Kaç yıldır annem bildiğim kadın üvey annem olamaz, hayır. O… O benim ablam olamaz. Nasıl böyle birşey olur? Kaç yıldır araştırma yapıyorum ama böyle bilgiler bulamadım. Peki o nasıl biliyor? Kalbim sıkışmaya başlamıştı. Nefes alıp vermekte güçlük çekiyordum. Gözlerim bulanıklaşmaya, kararmaya başladı. Bilincim kapanmadan önce son duyduğum ses, Barlas ve Uğur’un adımı haykırmasıydı.

Gece’den

Bir çok şey yaşamış, bize güvenip anlattı. Ama biz naptık? Onun güveni boşa çıkardık. Sırf ailemiz için.

Polis onu götürdüğünde hazırda duran gözyaşlarımı akıttım. Biraz zaman geçtikten sonra Savaş yere yığılmıştı. Barlas ve Uğur onu kaldırıp hemen arabaya bindirdiler. Onlar bizi beklemeden gidince mecbur dördümüz taksi ile hastaneye gittik. Hastaneye gelince Ezel, Barlas’ı arayıp nerde olduklarını sordu. Acilde olduklarını söyleyince hemen oraya doğru koştuk.

Uğur ve Barlas bir köşede oturmuş bekliyorlardı. Umarım ona birşey olmaz.

Uzun zamandır acil’in önünde bekliyoruz. Gelen hemşireler sadece Şuanlık birşey söyleyemeyiz diyip yanımızdan ayrılıyorlardı. Barlas ve Uğur şuan o kadar sinirliydi ki yüzleri kıpkırmızıydı.

“Uğur! “Diye bir kız bağırdı. Kız koşarak üzerimize gelip Uğur’a sarıldı.

“ne bu senin halin? “dedi kız. Kız gerçekten çok güzeldi. Uğur sıkıca ona sarılıp konuşmaya başladı.

“teyze… Bize hiçbirşey söylemiyorlar. Çıldırıcam”dedi uğur. Dur, ne! Teyze mi dedi o? Bu kız çok genç ama ne teyzesi? Sevgilisi sanmadıysam namert olayım.

Onlar birbirine sarılmaya devam ederken doktor acilden çıktı. Hemen yanına koştuk.

“durumu nasıl? “dedi Barlas. Doktor derin bir nefes aldı ve konuşmaya başladı.

“önceden geçirdiği bir kaza varmıydı? “dediğinde kafa salladık. Sonra da devam etti.

“önceki yaptığı kazada anlaşılan kalbinde hasar varmış. Kalbinde kalp pili olmasına rağmen hastanın onu şoke edecek durumla karşılaşmaması gerekir. Yoksa çok ciddi sorunlara yol açabilir. Bu sefer beyefendi ucuz atlattı ama bir dahaki sefere ona ne söyleyecekseniz dikkatli olun. Yoksa hastaneye getirseniz bile kurtaramayabiliriz. “dedi ve yanımızdan ayrıldı. Şimdi ağlasam mı? Gülsem mi hiç bilemiyorum?

Yudum’dan

Karakola geldiğimde direk beni gözaltına aldılar. Yarında duruşmam varmış. Polisler öyle söyledi. Galiba artık hayatımın sonuna geldim. İstesem kefaletle bile çıkamam. Boş duvara bakıp düşünürken alkış sesi ile sesin geldiği yere baktım. Alişyaydı. Gözlerine bakmamak için kafamı başka yere çevirdim.

“noldu yudumcuğum… Ah yanlış oldu Ümrancığım mı demeliydim? “dedi. Biraz bağırmıştı ama ben onun yüzüne bakmamak için direniyordum.

“neden yüzüme bakmıyorsun? Neden konuşmuyorsun? Asya'yı öldürünce eline ne geçti? Benden nefret ettiğini biliyordum, abim beni dövse bile hiç korumazdı o beni. Ben alışıktım, onu öldürmene ne gerek vardı? Cava ver bana! “dedi. Henüz hiçbirşey bilmeden böyle konuşması üzmüştü beni. Dayanamadım, gözlerine baktım ayağa kalkıp konuştum

“hiçbirşeyi tam bilmeden böyle  konuşma”dedim. Güldü ve sinirli sesiyle cevap verdi.

“neyi bilmiyorum daha acaba! Herşey ortada işte sırf benden nefret ediyor diye onu öldürdün! “Diye bağırdı. Sinirden ellerimi yumruk yapmıştım. Yanına yaklaşıp bağırarak konuşmaya başladım.

“birşey bilmeden konuşma Alişya! 10.sınıfken sana ve annene saldıranın kimin tuttuğunu bilmeden konuşma! Hastanede yattığın zamanlarda seni kimin öldürmeye çalıştığını, seni kimin zehirleyerek 5 ay komada bırakan kişiyi bilmeden konuşma Bayan Alişya Şahin! Senin yanında kim vardı bu zamanlarında. Asya mı? Ben mi? Tabiki de ben vardım. Çünkü sana ve annene olan herşeyin sorumlusu Asyaydı. Sonra Parsı aldattığını öğrendim, bu yüzden onu öldürdüm. Size zarar verdi anla bunu. Ama artık yeter, kimsenin beni anlamasını beklemiyorum. Şimdi defol burda Alişya Şahin”dedim. Boş gözlerle bana bakıyordu. Daha yüksek sesle bağırdım bu sefer.

“DEFOL GİT DEDİM ALİŞYA. HİÇBİRİNİZİN YÜZÜNÜZÜ GÖRMEK İSTEMİYORUM ARTIK! “Diye bağırıp arkamı döndüm. Birkaç dakika sonra ayak sesleri duymamla gittiğini anladım. Bunları anlatmayacaktım ona, kendi kendime yemin etmiştim. Bunları ona anlatmayacaktım, Lanet olsun bana.

Medya:Uğur'un Teyzesi

TOZLANMIŞ Kalpler - Tamamlandı-Nơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ