~Ne Gülüyorsun Be~

85 10 8
                                    

Gece'den

Yarım saattir biz birbirimize şaşkın şaşkın bakarken Yudum da hala gülüyordu.

“off yeter gülmekten karnım ağrıdı artık. Savaş ve Barlas hadi sizde itiraf edin duygularınızı da gidelim üşüdüm “ diyip yere oturdu. Oturduğu yerden arkasına döndü ve kulağını kapattı. Bu yaptığına gülmüştüm ama bu gülme çok kısa sürmüştü Savaş bana doğru geliyordu. Korkmaya başlamıştım o bana doğru geldikçe bende geriye doğru adım attım. Tam bir adım daha gidecekken ayağımın kaymasıyla neye uğradığımı şaşırdım.

Savaş elimden tuttu ve hızla beni kendine çekti. Çekmesinin sonucu ile burnum göğsüne çarptı. Yüzüne baktığımda gülüyordu pislik.

“ne gülüyorsun be! “dedim sahte kızgınlıkla.

“güzelliğine gülüyorum be. Bu arada bende seni seviyorum şapşal “dedi. Ay ben doğru mu duydum? Galiba bayılıcam. Düşündüğüm gibi de oldu. Son duyduğum ses Savaşın adımı sayıklamasıydı.

Ezel’den

Gece’nin bayılması üzerine Savaş onu kucağına alıp arabaya binip gitti. Sadece ben ve Barlas kalmıştık. Barlas gülüp konuşmaya başladı.

“evet Ezel hanım sen az önce ne diye bağırmıştın? Duyamadım da”dedi. Ama bu çocuk benimle dalga geçiyor.

“dalga geçme ya. “diyip omzuna vurdum. Güldü. Allahım bu çocuk gülünce de çok tatlı, sert bakışlı da ben ne yapcam bununla. Az önce cesaret edip söylemiştim dimi şimdi de söyliycem.

“az önce dedim ki seni çok seviyorum Barlas dedim. Şimdi duydun mu?”dediğim an sıkıca sarılmıştı bana. Bende sarılmasına karşılık vermiştim.

×××

Eve geldiğimiz zaman koltukta sarılarak uyuyan Savaş ve Gece görmeyi beklemiyordum. Belki de Gece hala baygın neyse. Hey bir dakika Yudum nerde? Bir mutfağa bakıyım.

Mutfağa girdiğimde Yudum yoktu. Evin her tarafına baktım ama Yudum hiçbiryerde yoktu. Aaa doğru o da bizimleydi. Kulağını kapatmış yerde oturuyordu. Allahım nasıl unuttuk onu biz. Salona gittiğimde Barlasında uyuduğunu gördüm. Hah ne güzel ama.

Efe abiyi arasam o Yudum’u alır herhalde. Telefonumdan Efe abinin numarasını tuşladım ve aradım. Birkaç çalışta açtı.

“alo”

“efendim Ezel”

“şey Efe abi şuan nerdesin? “

“Yudum’un kefaletini ödedim. “

“tamam o zaman işin biter bitmez sana atacağım konuma git ordan Yudum’u alıp eve getirirsin olur mu? “

“tamam da… “ devamını söylemesine izin vermeden telefonu kapattım. Yudum olduğu yerin konumunu attım. Barlas’ın uzandığı koltuğa gittim ve Barlas’ın yanına gidip uyudum.

Efe’den

Adliyeye gelmiş Yudum’un kefaletini ödemiş tam da ödediğim dair bir kağıt imzalayacağım sırada telefonum çalmıştı. Arayan Ezeldi.

Ezel, ben sözümü tamamlamadan telefonu suratıma kapatınca sabır dileyip kağıdı imzaladım. Kağıdı imzalayınca adliyeden çıkıp Ezel’in attığı konuma baktığımda Yudum’un intihar etmeye kalkıştığı uçurum kenarının konumuydu. Hemen arabama binip konuma gittim.

Uçurum kenarına gelince yerde oturmuş, kulakları kapalı hafif hafif titreyen bir adet Yudum vardı karşımda. Bu kız buraya nasıl geldi? Yavaşça yanına yaklaştım.

“Yudum iyi misin? “dedim.

“Efe abi üşüyorum. Götür beni burdan. “dediğinde üstümdeki ceketi çıkarıp ona giydirdim. Sonra da kucağıma aldığım gibi arabaya binip eve doğru yol aldık.

TOZLANMIŞ Kalpler - Tamamlandı-Where stories live. Discover now