~Çok Özledim~

62 6 2
                                    

Ezel’den

Sabah uyandığımda belime sarılan olan kollarla kaşlarımı çattım. Yan gözle arkama baktığımda Barlas olduğunu görünce acı bir şekilde gülümsedim. Bugün gidiyordu. Gidiyor gönlümün efendisiiiiii diye bağıran iç sesime gülüp Barlas’ın kollarını belimden yavaşça çektim. Yataktan kalkıp salona doğru indiğimde kızların ağladığını gördüm. Onları öyle görünce hazırda duran gözyaşlarım akmaya başlamıştı bile.

“Biz onlarsız 1 yıl napacağız” diyen Geceyle. Ağlamam şiddetlendi. Biz onlarsız onlar bizsiz bir hiçiz.

×××

Aradan saatler geçmişti. Kimse konuşmuyor, herkes dolu gözlerle birbirine bakıyordu. Barlasla sevgili olduğum andan beri ilk defa gözlerini yaşla dolu görüyordum. Ona herşey yakışırdı ama şuan ağlamanın hiç yakışmadığını farkettim. Ay yesinler senin yakıştıramamanı ağlamayı bırak yoksa bir tane vurarım ağzını burnunu yamulturum diye konuşan iç sesime küfür edip Barlas’a bakmaya devam ettim. Her an komutanlar gelip onları götürebilirdi ve benim o gitmeden kalbim sıkışmaya başlamıştı. Nefes almakta zorlanıyordum.

Kapı çaldığı an annem kapıya bakmaya gittiğinde hazırda duran gözyaşlarım akmaya başlamıştı. Oturduğum yerden kalkıp hızla Barlas’a sarıldım. O da sıkıca sarıldı bana. Geri çekildiğim de ellerini yanağıma koydu ve konuştu.

“kendine dikkat et sakın kendini üzme “ dedi.

“asıl sen kendine dikkat et. Unutma seni burda bekleyeceğim. Sakın kendini tehlikeye atacak bir şey yapma “ dedim. Buruk bir gülümseme oluştu dudaklarında.

“senden bir söz istiyorum… Beni bekleyeceğine söz verir misin? “ dedi. Sanki bir daha hiç görüşmeyecekmişiz gibi konuşması canımı yakıyordu.

“söz veriyorum seni bekleyeceğim ama sende kendini tehlikeye atmayacağına söz vereceksin “ dediğimde kafasını sallayıp dudaklarıma küçük bir buse kondurup geri çekildi.

“seni seviyorum” dedi ve komutanla birlikte gitti. Ağlayıp durma gitti işte. Gitti boynunu büktü nasıl üzüldüm nasıl üzüldüm…  iç sesime lanet edip kapıya doğru koştum. Kapıya gelince çoktan gittiklerini farkettim. Yere diz çöküp ağlamaya devam ettim. Kızlarda yanıma oturup bana sarıldılar ve hep beraber ağlamaya devam ettik.

1 hafta sonra

Akın’dan

“Ezel bırak artık ağlamayı. Hadi ye şunları “ dedim bıkkın sesimle. Hayır anlamında kafasını salladığında ofladım. 1 haftadır ne doğru düzgün birşey yiyor ne de içiyordu.

“Ezel bak biz seni böyle görmeye alışık değiliz. Sen ağladıkça bizde üzülüyoruz görmüyor musun? “ dedi ali. Hepimiz aynı anda kafamızı salladık. Ezel de hayır anlamında kafasını salladı ve konuşmaya başladı.

“o şuan ne durumda hiç bilmiyorum. Belki şuan aç susuz çatışmanın içinde, belki yaralı. Ne yapmamı istiyorsunuz? Onu düşünmeyip eskiden davrandığım gibi mi davranayım? Bunu mu istiyorsunuz? “ Diye bağırdığında korkmuştum açıkçası. Çünkü Ezel çok çabuk sinir krizine giren birisidir.

“akın hadi çıkalım biraz yalnız kalsın. Zorlamanın bir anlamı yok “ dedi Asaf. Kafamı salladım ve dışarı çıktık. Merdivenlerden inerken karşımıza Büşra teyze çıkmıştı.

“nasıl? “ Diye sordu

“kötü” dedi Ali. Büşra teyze kafasını sallayıp merdivenleri çıkmaya devam edince bizde inip salona girdik. Salonda melisa, Mert ve Berk vardı. Anlaşılan Geceyi de sakinleşmesi için yalnız bırakmışlar. Boş koltuklara geçip oturduk.

TOZLANMIŞ Kalpler - Tamamlandı-Where stories live. Discover now