~Canınızı Kurtarın~

75 8 10
                                    

Barlas’dan

Sabah uyandığımda heryerim tutulmuştu. Şimdi sevgilimin yanında yatmak vardı ama hanımefendi kabul etmeyince buraya düşmüştüm. Anlaşılan diğerleri de öyleydi. Telefonu elime alıp saate baktım. Sabah değil akşam olmuş resmen. Kızlar da kaldırmamış. Ne güzel ama, şunları da kaldırayım da kahvaltı yapalım bari.

Bizimkileri de uyandırdım ve mutfağa geçtik. Mutfağa girince hazır bir masa bizi bekliyordu. Masaya oturup kahvaltı etmeye başladık.

“Kızlar nerde? Sesleri çıkmıyor? “ dedi Savaş

“bilmiyorum.” dedim.

Kahvaltımızı bitirmiştik. Tam masadan kalacağımız sırada ekmek poşetini altında kalmış notu fark ettim. Notu elime alıp okumaya başladım. Notu okuyunca bizimkiler de okudu.

“bunlar bizimle dalga mı geçiyor? “ dedi Uğur sinirle

“ bencede “ dedim ve telefonu elime alıp Ezel’i aradığım. O sinir olduğum kadın sesi konuşmaya başlayınca telefonu kapattım. Aynı işlemi tekrar tekrar yaptım ama sonuç hep aynıydı.

“yok açmıyorlar” dedim.

“Barlas arabanı al. Onları aramaya gidelim. Belki arkadaşlarının yanına gitmişlerdir” dedi Uğur. Kafamı sallayıp anahtarı yerinden almak için dolaba baktım ama yoktu. Her yere baktım. Yinede yoktu.

“arabayı da kendileriyle götürmüşler” dedim.

“iyi o zaman benimkiyle gidelim hadi” dedi Savaş ve evden çıktık.

Yudum’dan

“buraya gelin lan kaçmayın “ Diye arkamızdan bağıran adamla daha da hızlandık. Evet en son telefon çalmıştı ve adamlar bizi farketmişti. Sonrasında ise bizim kaçmamız onların kovalamasıyla devam ediyordu. Telefonda tam zamanında çaldı yani. Bir yandan koşarken konuşmaya başladım.

“Kızlar.. birini arayalım” dedim. Nefes nefese söylediğim şeyi ben bile anlamamıştım. Kafalarını salladıklarında hepimiz telefonlarımızı açtık. Uğur aradım ilk önce ve telefon açılmamıştı. Birkaç kere daha aradığımda hala açılmadı.

“alo mert”

“...”

“hemen buraya gelin çok zor durumdayız lütfen”

“...”

“siz şimdi vereceğim adrese gelin sonra olanları açıklayacağım…. Bu adrese gelin”

“... “

Gece telefonu kapattığında arkamızdaki adamların uzağımızda kaldığını fark ettim.

“kızlar bir yere saklanalım. Adamlar yaklaşmadan hadi” dedim. Karanlık bir sokağa girdik ve bir köşede beklemeye başladık. Adamların sesleri yaklaştığında sessizce bekledik.

“abi kızlar kayboldu. “

“ne demek kayboldu? Çabuk bulun onları siz şu tarafa sizde bu Tarafa gidin hadi” dedi gür sesli bir adam.

Bulunduğumuz sokağa 5 tane adam girince hemen olduğunuz yerden çıkıp koşmaya başladık.

“Kızlar burda yakalayın çabuk” dedi arkamızdaki adamlardan biri ve onlarda koşmaya başladı.

“Ezel senin telefonunu açan olmadı mı? “ dedim

“hayır. Kaç kere Barlas’ı aramama rağmen açmadı. Dur ben bir de bizim tayfayı arayım” dedi ve telefondan birini aradı ve konuşmaya başladı.

“alo ali “

“...”

“ali lütfen buraya gelin çok kötü… Ah” ezel bağırınca ona baktım. Mermi kolunu sıyırmıştı. Yere düşeceği sırada Gece ile onu yerden kaldırıp zor da olsa koşmaya devam ettik. Ezel’in telefonunu elinden aldım ve konuşmaya başladım.

“ ali bizim peşimizden birkaç adam var. Lütfen hemen yardıma gelin. “

“nerdesiniz”

“kesin bir konum veremem sürekli hareket Halindeyiz. Lütfen çabuk polislerle gelin lütfen” dedim ve telefonu kapattım. Adamlar hala arkamızdaydı. Her an yaklaşabilirlerdi. Allahım sen bize yardım et.

“Kızlar… Ben daha fazla… Devam edemeyeceğim. Beni burda bırakın siz canınızı kurtarın” dedi ezel. Sesi çok kısık çıkmıştı.

“saçmalama seni asla yalnız bırakmayız. “dedik Gece ile aynı anda. Biraz daha koştuktan sonra inşaat alanına geldiğimizi gördük. Burda saklanabilirdik.

Birkaç tane betonun arkasına geçip oturduk. Ezel’i koluna baktığımızda kanıyordu.

“Gece bez parçası falan var mı? “ dediğimde kafasını hayır anlamında sallamıştı. Şimdi napacağız?

“Gece ben hemen geliyorum siz ses çıkarmadan burada bekleyin.” dediğimde kafasını salladı. Önce etrafa baktım. Kimsenin olmadığına kanaat getirince olduğumuz yerden çıkıp yavaş adımlarla yürümeye başladım. Bir yandan telefondan Uğur’u aramaya çalışıyordum ama açmıyordu.

“işte burdalar” diye bir ses duyduğumda arkama baktım. Lanet olsun. Hemen koşmaya başladım. Artık koşmaktan canım çıkmıştı ama ben bunlara yakalanırsam cesedimi de bulamayacaklarını gayet iyi biliyordum. Silah sesleri gelince kafamı ellerimin arasına alıp öyle koşmaya devam ettim. Artık kendimi böyle ne kadar koruyabileceksem?

Adamlar uzağımda kalınca biraz soluklanmaya için durdum. Geldiğim yere baktığımda uçurum kenarıydı. Ben daha az önce inşaat alanı da değil miydim? Ne ara buraya geldim? Belki inşaat buraya yakındır.

“şimdi nereye kaçacaksın “Diye bir ses duyduğum da arkama baktım. Adamlar hemen arkamdaydı. Şimdi nereye gidecektim? Kaderime razı gelip bu adamların beni öldürmesine izin mi verecektim? Hayır, asla öyle birşey olmayacak. O adamların beni öldürmesindense ben kendimi öldürmeyi tercih ederim. Yavaş adımlarla arkaya doğru yürümeye başladım.

“bi yere kaçmıyorum. Ya siz beni öldüreceksiniz? Ya da ben kendimi öldüreceğim? “ dedim. Adamlardan biri güldü ve cevap verdi.

“ Biz öldürsek daha iyi “ diyip diğer adamlarıyla birlikte kendi silahını çıkarttı. Yan gözle arkama baktığımda uçurumun tam dibinde olduğumu farkettim.

“ ASLA! “ dedim ve kollarımı açıp kendimi aşağıya doğru attım. Ya ölüp herkesi arkamda bırakacaktım, ya da hayatta kalıp hayatımı sürdürmeye devam edecektim.

Gece’den

Uzun zaman olmuştu. Ama Yudum hala gelmemişti. Ezel’in durumu gittikçe kötüleşiyordu. Gözlerini kapat aması için onu sarsıyor, konuşturuyor aklıma ne geliyorsa ona söylüyordum. Yeter ki gözlerini kapamasın. Bir elimle yarasına bastırırken bir yandan da Savaş’ın arıyordum ama açmıyorlardı.

Bir süre sonra siren sesleri duyduğumda geldikleri için sevinçten ağlamaya başlamıştım. Bir süre sonra bizimkilerin sesi duyulduğunda olduğum yerden kalktım ve bağırdım.

“burdayız. Çabuk gelin Ezel’in durumu kötü” diye bağırıp tekrar oturdum. Ezel’e baktığımda gözleri kapalıydı. Sarsarak konuşmaya başladım.

“Ezel. Canım. Hadi kalk bak. Herkes bizi bekliyor. Hadi” dememe rağmen gözlerini açmamıştı. Bizim tayfa yanımıza geldiklerinde konuşmaya başladım.

“çabuk ambulans çağırın. Hemen! “ dedim. Melisa yanıma gelip bana sıkıca sarıldı. Bende sarılmasına karşılık verip ağlayarak sarılmaya devam ettim. Bir süre sonra başım dönmeye ve gözlerim kararmaya başlamıştı. Bilincim kapanmadan önce son duyduğum ses Melisanın adımı haykırmasıydı.

TOZLANMIŞ Kalpler - Tamamlandı-Where stories live. Discover now