24. BÖLÜM

16K 398 159
                                    

“Baba, eşyaları toplayıp gitmeden önce Atakan’ı görmek istiyorum.” dedim. “Emin misin oğlum?” dedi. “Evet.” dedim. Gittik tutulduğu hastaneye… Babam, görevli hemşireye “Atakan’ın odası nerede? diye sordu. Hemşire tarif etti. Hemen girdik odaya. Serum takmışlar, yarı baygın yatakta yatıyordu. Saç baş dağılmış, sakal uzatmıştı. Beni görünce ağlamaya başladı. Biraz konuştuktan sonra, kulağıma “Yalnız konuşalım.” dedi. “Baba, Atakan bana bir şey diyecekmiş, kapının önünde biraz bekler misin?” dedim

Çıktı babam dışarı. Artık yalnızdık. “Atakan, seninle tanıştığım güne o kadar pişmanım ki! Beni nelere bulaştırdın böyle?!” dedim. “Benim fazla zamanım yok kardeşim. Gelecekler benim için… Beni de alıp gidecekler.” dedi. “Şimdi sana diyeceklerimi iyi dinle: Eve git, benim yatağın altındaki kolyeyi al. Kolyenin içinde gördüğün resmimi sök. Sonra resmimi yak. İçine kendi resmini koy.  Yatağın en dibinde, üzerinde k***s yazan ve üzerinde *** simgesi olan el yazması bir kitap olacak. Al onu; sondan bir önceki sayfayı aç. O şekilleri yaz bir kağıda. Sonra hepsini gece o kabusları gördüğün saat kaç ise o saatte yak. Yakarken sayfadaki sözleri oku. Her yaktığın kağıt için 10 kere oku.” dedi.

Adam resmen beni bir illetin içine çekmişti. “Peki bu söylediklerini yaparsam gerçekten bu kabuslar bitecek mi? Bu ‘yap’ dediklerinin manası nedir Atakan?” “Kardeşim, eğer gitmelerini istiyorsan yap. Sana bunları yaşattığım için senin vebalini aldığım için özür dilerim senden kardeşim.” dedi. Acınası bir haldeydi kısacası. Onu hiç bu kadar çaresiz görmemiştim. Vedalaşıp yanından çıktım.

BÖLÜM SONU
Devam Edecek

Şeytan-ı Racim Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin