91. BÖLÜM

8.5K 205 49
                                    

Atakan’la çok yumuşak konuşuyordu hoca. Onu da konuşturmaya çalışıyordu. Getirdim muskayı hocaya verdim. Atakan’a döndü hoca “Gel oğlum. Tak şunu boynuna.” dedi. Atakan kafasını hayır anlamınsa sağa sola sallıyor “Takmam!” diyordu. Hoca sevecen bir sesle takmasını istedikçe o “Takmam!” diye diretiyordu. Hoca bana işaret etti gözüyle “tut” dercesine. Hemen tuttum kollarını. Hoca yaklaştıkça elinde muskayla, bağırmaya başladı ama öyle bağırıyordu ki sanki vücuduna bıçaklar saplıyorduk.

Hoca muskayı takınca sesi kesildi. Gücü tükenmiş gibiydi. Tuttuk hocayla oturttuk mindere. Hoca “Su getir oğlum.” dedi. Gidip su getirdim. Suyu içirdi Atakan’a. Daha sonra başını okşayıp “Ah be oğlum! Bu kadar şerre bulaşmanın sebebi neydi böyle? Daha gencecik, fidan gibi çocuksun…” diyor, onu teskin ediyordu. Atakan daha iyiydi şimdi. En azından şimdi daha az korkuyordu gibiydi. Hoca ona nasihat veriyordu bu sırada. “Eğer çıkarmanı isteyenler olursa çıkarma bu muskayı oğlum. Eğer ailen suretinde biri gelip çıkarmak isterse, derhal sana öğreteceklerimi oku. Onların lafına uyma.” diyordu.

Atakan dikkat kesilmiş, hocayı dinliyordu. “Hocam, bu kitabı dışarı çıkıp, şu gecenin karanlığında yaksak ne olur?” dedim. “O zaman arkadaşın da yanar oğlum. Maddi olarak değil ancak diğer türlü yanar.” dedi. “Ne yapacağız peki?” dedim. “Anlaşma yapacağız oğlum. Onlarla görüşüp, kabilesinden kimsenin gelmemesi için anlaşma yapacağız.” dedi. “Hocam, ne anlaşması, nasıl oluyor bu?” dedim. “Oğlum, benim sen yaşlarda, böyle bir derdi başına sarmış bir evladım vardı yıllar önce…” deyip, oğluyla gelinini anlatmaya başladı.

BÖLÜM SONU
Devam Edecek

Şeytan-ı Racim Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin